1984 / George Orwell Kitap Yorumum + Çokça Alıntı
BİN DOKUZ YÜZ SEKSEN DÖRT
Yazar: George Orwell
Yayınevi: Can Yayınları
Goodreads Puanı: 4,12
Sayfa Sayısı: 350
Arka Kapak Yazısı:
"George Orwell'in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kabus senaryosudur. Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. Geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde tezgahlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. Güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığıdır."
1984 benim oldukça uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı. Çok beğenilmesiyle dikkatimi çekse de 1984'le birlikte klasik okumaya başlarım artık diye düşünüyordum. Ama bir türlü gidip alamadım. Kitapçıya her gittiğimde başka bir kitap dikkatimi çekti onu aldım falan. Sonunda geçtiğimiz dönem felsefe dersinde ödev olarak verilene kadar. 1984'le birlikte beş altı kitaplık bir liste vermişti öğretmenimiz ve içlerinden biriyle ilgili ödev hazırlamamız istenmişti; yazarın hayatı, kitabın özeti, yorumumuz ve kendi ütopyamızı içeren bir ödev. Tam olarak bildiğim yerden ve okumak istediğim bir kitabın içinde olduğu bir ödeve sahip olmuştum! Teslim tarihine daha birkaç ay olmasına rağmen kitabı hemen alıp okumaya başladım.
1984’te dünya Okyanusya, Doğu Asya ve Avrasya olmak üzere üç ayrı ülkeden meydana gelmektedir. 1984’te Winston ile beraber Okyanusya’daki yaşamı öğreniyoruz. Ayrıca bu üç devlet, birbirleriyle sürekli bir savaş halindedirler. Hiçbiri diğerinden daha üstün olmadığı için de bu savaş sürekli hale gelmiştir. Tarafların sürekli değiştiği ve kimin kiminle savaşta olduğunun her zaman net olmadığı bir güç savaşı bu.
Konuyla ilgili, daha doğrusu Okyanusya ve oranın düzeniyle ilgili daha fazla şey söylemek istemiyorum. Çünkü Okyanusya'yı kitabı okurken keşfetmek bana göre daha keyifliydi. Her sayfada yeni bir şey öğrenmek, belki de şaşırmak 1984'ü özel kılıyordu. Bu yüzden yoruma geçiyorum.
1984 bir distopya kitabı ve bu tür sanırım kitaplığımda en çok kitaba sahip olan tür. Ama okuduğum hiçbir distopya kitabına benzemiyordu 1984. Yazarın anlatımı, dünyayı oluşturma şekli sebebiyle oldukça farklıydı. Kitabın kapağını kapattığımda kurulan dünya ile ilgili bilmediğim hiçbir şey kalmadığını hissettim. Bu yüzden de 1984 oldukça başarılıydı
1984, okuduğum ilk George Orwell kitabıydı. Yazarın anlatımı sade ve rahat anlaşılırdı. Okurken anlatımla ilgili hiçbir sorunum olmadı. 1984'te sizi öyle upuzun betimlemeler beklemiyor; en azından beni sıkan betimlemelere sahip değildi, rahatsız edici düzeyde değildi. Ama oluşturulan otoritenin anlatıldığı uzu paragraflar olduğunu söylemeliyim. Devletle ilgili hiçbir soru işaretinin kalmaması da işte bu paragraflar sayesinde oluyor. Ayrıca, kitabın içinde hem devlet düzeniyle ilgili hem de hayatın her alanında ilham kaynağı olabilecek çok güzel sözler vardı. Sevdiğim sözlerin altını çize çize, şu anda kitabın neredeyse yarısının altı çizili.
1984, sadece okuyup kapağı kapatılacak bir kitap değildi. Okuyucuyu okuduğu her sayfada düşündüren ve ister istemez içinde bulunduğu düzen ve otorite ile karşılaştırmalar yaptıran bir kitap. Bu yönüyle de hem okuyucunun ufkunu genişletiyor hem de biraz karamsarlığa sürüklüyor diyebilirim. En azından benim için öyle oldu. Çünkü okuduğum diğer distopyaların hiçbiri 1984 gibi değildi ve nedense olma ihtimali çok düşük senaryoları vardı. Ama 1984 olma ihtimali belki de en yüksek olan distopyalardan birisi. Belki 1984’ün gerçekleşmesi için daha yüzyıllar gerekiyor ama insan doğası düşünüldüğünde 1984’ün çok da imkansız olmadığı anlaşılabilir.
1984’te kitaptan koptuğum ve birkaç gün okumayı bıraktığım bir kısım vardı. Kitabın ikinci kısmında cinsellik bana göre bir tık fazla ön plana çıktı. Bu da ilk kısmı çok dolu dolu ve güzel geçen 1984 için koca bir eksi oldu. Kitaplarda, özellikle 1984 gibi biraz daha ciddi kitaplarda cinselliğin ön plana çıkması benim hoşuma gitmiyor. Kitabı daha basitleştiriyormuş gibi geliyor. Çünkü artık cinsellik günümüzde basılan kitaplarda oldukça ön planda olmaya başladı. O yüzden kitabın ikinci kısmı beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Ama Julia’nın da kitapta olması ve Winston ile ilişkileri bize devletin bir başka yönünü göstermiş oldu. Yani Julia da önemsiz bir karakter değildi. -kendisini ne kadar sevmesem de o kitapta olmasa üçüncü bölüm var olamazdı-
İkinci kısım beni koca bir hayal kırıklığına uğrattıktan sonra üçüncü bölüm finalin iyi olmasını sağladı. Evet, fazlaca korktuğum bir bölüm oldu ama yine de devlet tam olarak kafamda oturmuş oldu. Amaçlarını, insanlara uyguladıkları yöntemleri ve ilk iki kısımda eksik kalan her şeyi üçüncü bölümde okuyucuya anlattılar.
Kitabın sonunu ise kitabı okumaya başladığım andan itibaren tahmin etmiştim. Benim için beklendik bir sondu. Sadece Winston’ı bu sona hazırlayan bazı şeylerde şaşırdım. Ayrıca son kısımda bazı yerlerde çok fazla korktum.
Sonuç olarak 1984 benim favorilerim arasına girdi. Kitabı en kısa zamanda tekrar okumak ve üzerinde daha çok düşünmek istiyorum. Ayrıca George Orwell’ın Türkçeye çevrilmiş diğer kitaplarını da okumak hedeflerim arasında.
ALINTILAR
Bilinçleninceye kadar asla başkaldırmayacaklar, ama başkaldırmadan da bilinçlenemezler.
Her gün, her saat hayata dört elle sarılmak, gelecekten yoksun olduğunu bile bile günübirlik yaşamayı sürdürmek, tıpkı hava olduğu sürece nefes almayı bırakmamak gibi karşı konulmaz bir içgüdüydü.
Sorun, dünyanın gerçek zenginliğini artırmadan sanayinin çarklarının nasıl döndürüleceğiydi. Üretimin sürdürülmesi, ama ürünlerin dağıtılmaması gerekiyordu. Uygulamada bunu gerçekleştirmenin tek yolu da, savaşın sürekli kılınmasıydı.
Bugün Okyanusya'da, eski anlamıyla Bilim, yok olmanın eşiğine gelmiş bulunmaktadır. Yenisöylem'de, 'Bilim'i karşılayan tek bir sözcük yoktur. (...) Dahası, teknolojik ilerleme bile, ancak ürünleri insan özgürlüğünün daraltılmasında kullanılabiliyorsa gerçekleşir.
Parti'nin iki hedefi, tüm yeryüzünü fethetmek ve her türlü bağımsız düşünme olasılığını tümden yok etmektir. O yüzden, Parti'nin çözmeye çalıştığı iki büyük sorun vardır. Bunlardan biri, bir insanın ne düşündüğünün kendisinden habersiz nasıl okunabileceği; öbürü de, yüz milyonlarca insanın önceden uyarılmadan birkaç saniye içinde nasıl öldürülebileceğidir.
Biz, sapkınları bize direniyor diye yok etmeyiz; direndikleri sürece asla yok etmeyiz. İnançlarından döndürür, kafalarının içini ele geçirip yeniden biçimlendiririz. İçlerindeki tüm kötülükleri, tüm yanılgıları silip atar, lafta değil, canıgöndülden saflarımıza katılmalarını sağlarız. (...) Eski despotluklar, 'Şunu yapmayacaksın, bunu yapmayacaksın' diye buyuruyordu. Totaliterler, 'Şöyle yapacaksın, böyle yapacaksın' diye dayatıyorlardı. Biz ise, insanlara 'Sen aslında şusun, aslında şöyle düşünüyorsun, şuna inanıyorsun' diye bastırıyoruz.Puanım: 5/5
Öncelikle elinize sağlık, çok güzel bir inceleme yazısı olmuş, keyifle okudum. Kitabı ben de okuyorum şuan. Cinsellik içeren kısımlar bana da anlamsız geldi, daha kısa kesilebilirdi, benim de hoşuma gitmiyor. :)
YanıtlaSilBen sizin kadar alıntı yapamadım, normalde çok çizerim okuduğum kitapları, daha çok çıkar diye bekliyordum, olmadı. :)
Ama kitap genel olarak yormuyor okurken ve yazarın kurduğu distopya bence çok başarılı, beklentimi karşıladı kitap şuana kadar. Sıkılmadan okudum. Gerisi de öyle gidecektir, hatta heyecan artacaktır diye bekliyorum. 1-2 gün içerisinde bitiririm herhalde. :)
1984 kolay anlaşılır ama çarpıcı bir distopya ve sanırım bu yüzden bu kadar harika. Kitap gerçekten harika bir final yapıyor umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar ve yorum için teşekkürler :)
SilFinali çarpıcı ve korkunç. Öyle bir dünyada dilerim kimse yaşamaz. Normalden uzun ve doyurucu bir içerik olmuş. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilBöyle bir dünyada yaşamak gerçekten korkunç olurdu; özellikle ceza yöntemleri düşünüldüğünde. Yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Sil1984'ü geçen aylarda birkaç blogger oratk okuduk ve yorumladık. Ben distopya türünü sevmiyorum. Bana iç karartıcı geliyor. 1984 de insanı sarsan ve mutsuz eden bir kitaptı ama çok iyiydi. Özellikle sonundan çok etkilenmiştim. Yazarın hayvan Çiftliği kitabı da çok güzeldir. Tavsiye ederim.
YanıtlaSilKitabı ilk okumaya başladığımda ruh halimi sarsmıştı diyebilirim. Gerçekten iç karartıcı bir dünya! Öneri için teşekkür ederim Hayvan Çiftliği de listemde. Yorum için teşekkür ederim
SilGüzel yazı için teşekkürler.Okumayı düşündüğüm bir kitap 1984.
YanıtlaSilBenim kitap önerilerim ise;
http://makinahocam.blogspot.com/2016/01/muhendislere-roman-onerileri.html
Ben de yorum için teşekkür ederim :) Sizin önerilerinizi de mutlaka okuyacağım!
SilMüthiş bir distopya 1984. Okuyor ve bolca düşünüyorsunuz. Düşündüren kitapları çok severim. Ve olayların gerçek olabileceği ihtimali bile insanın tüylerini ürpertmeye yetiyor. Ben ikinci kez okudum. Her ikisinde de okumak çok keyif vericiydi. Benim yorumumu okumak isterseniz;
YanıtlaSilhttp://sendenbendenbizden5.blogspot.com.tr/2016/09/1984-george-orwell.html
Ben de ikinci kez okumayı çok istiyorum. Zaman bulduğum an okuyacağım, şimdiden unuttuğum ayrıntılar varmış gibi :)
SilOldukça etkilendiğim bir kitaptı 1984, güzel bir inceleme olmuş, kaleminize sağlık :) Bu arada kitap bloğuma sizi de beklerim elifinkutuphanesi.blogspot.com.tr
YanıtlaSilYorum için çok teşekkür ederim. Blogunuza mutlaka bakacağım :)
Sil98 ve 298. sayfaları bugün bizim için mi yazdı dediğim müthiş etkileyici kitap... Güzel incelemeniz için teşekkürler...
YanıtlaSilYorum için çok teşekkür ederim :)
SilMerhabalar,
YanıtlaSilDistopik romanlarıyla ünlenen İngiliz Yazar George Orwell'ın "Hayvan Çiftliği" romanından altını çizdiğim 20 muhteşem alıntıyı izniniz olursa sizinle de paylaşmayı çok isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/george-orwellin-hayvan-ciftligi-romanindan-20-etkileyici-alinti/
Güzel okumalar dilerim,
edebiyatla ve sağlıcakla kalın.