Eylül Ayı: Neler İzledim? | 2:22, The Young Victoria, Friends


Herkese yeniden merhaba! Günün anlam ve önemine uygun bir giriş yapmak istedim. Replik, Mean Girls'ten. Eğer hala izlemediyseniz mutlaka izleyin. 2004 yapımı bir film ama işlediği konu bakımından kesinlikle zamansız. Oldukça da ikonik bir film. Eğer bugün twitter ya da instagram'a girdiyseniz her yerde yukarıdaki fotoğrafı görmüşsünüzdür. Her neyse konumuz kesinlikle Mean Girls değil!
Gelelim konumuzu: Bu yazıda Eylül ayından bahsediyoruz.
Geçen ay paylaştığım Ağustos yazımda okumayı planladığım dört kitaptan bahsetmiştim. İşte o dört kitaptan yalnızca birini okuyabildim. O da Murathan Mungan'ın Yaz Geçer kitabıydı. Planladığım dört kitabın en ince olanıydı ve zaten şiir kitabı. Yani okuması en fazla ne kadar uzun ve yorucu olabilirdi ki? Yaz Geçer okuduğum ilk şiir kitabıydı ve devamının geleceğinden eminim. Gerçekten çok severek okudum. Bir sürü yerin altını çizdim ve post it yapıştırdım. Okuma düzenimi yeniden eski haline döndürdüğümde -ki bu gelecek yaz olacakmış gibi geliyor- Murathan Mungan'ı okumaya devam edeceğim.
Peki bu ay neden kitap okuyamadım? Çünkü üniversite sınavına hazırlanıyorum; yeniden. Geçen sene çoğu kişiye göre güzel bir sonuç çıkartmış olsam da, puanımın yettiği bölümleri istemediğimi fark ettim. Bu yüzden de bir sene daha hazırlanmaya karar verdim. Ve hazırlık süreci benim için yeniden başlamış oldu. Yeniden dershaneye yazıldım, odamın her tarafı yine test kitaplarıyla doldu ama bu durumdan bir şekilde memnunum. Çünkü bu senenin sonunda mutlu olduğum bir bölüm ve
üniversitede olacağım. Tek sorun tıpkı geçen sene olduğu gibi bu sene de blog çok aktif olamayacak. Ama her ay bu şekilde birer yazı yazmak istiyorum. Çünkü dizi ve film izleyebiliyorum. Mezun olduğum için kendime fazlasıyla zaman kalabiliyor. Bu yüzden bir şeyler izlemeye vaktim oluyor dinlenirken.
Bırakalım şu ders mevzusunu da izlediklerime geçelim. Çünkü bu ay gerçekten güzel şeyler izledim.
İlk olarak 2:22'den bahsetmek istiyorum çünkü hiç kuşkusuz bu ayın favorisiydi. İzleyen çoğu kişinin bu filmi sevmediğinin ve zaman kaybı olarak gördüğünün farkındayım. Ama bu yorumlara asla katılmıyorum ve insanların neden böyle düşündüklerini de anlayamıyorum. Temposu yüksek ve bence başarı bir filmdi. Michiel Huisman ve Teresa Palmer gerçekten uyumlu bir ikiliydi. Elbette filmde bazı saçmalıklar vardı ama bunlar görmezden gelebileceğim şeylerdi.
Okuduğum bazı yorumlarda fragmanın oldukça yanıltıcı olduğunu yazmışlardı. Buna kesinlikle katılıyorum. Fragmanda oluşan beklentiyi filmde alamıyorsunuz. Yani fragmanda konu gerçekten farklı gösteriliyor. Ve filmde de belli bir yere kadar o konu ilerliyor ama bir anda aslında arka planda farklı bir şey olduğu ortaya çıkıyor. Çoğu kişi bu durumdan hoşlanmamış ama bence filmi daha da güzel bir konuma getirmişti.

İzlediğim bir diğer film Leap Year'dı. Bu filmle ilgili söylemek istediğim ilk şey eğer keyifli vakit geçirmek istiyorsanız izlenecekler listenizin en başına almanız olacak. Çünkü izlerken Leap Year'dan daha çok keyif aldığım bir film olduğunu hatırlamıyorum. Filmi Matthew Goode, Matthew Clairmont için seçildiğinde listeme almıştım. Çünkü adamı hiç bilmiyorum ve en sevdiğim karakteri oynayacak. Önceden filmleri izlemek istiyorum biraz sevebilmek için. Leap Year bu amacıma güzel hizmet etti diyebilirim. Matthew Goode'un karakterini çok sevdim. Amy Adams'ın zaten harika olmadığı bir film var mı?
Leap Year muhteşem İrlanda manzaralarıyla da sevdiğim bir film oluyor. Bir sürü ekran görüntüsü aldım ve sırasıyla duvar kağıdı falan yapıyorum.
Yorgunluğunuzu atmak, keyifli vakit geçirmek istiyorsanız bence mutlaka izlemelisiniz. Basit olay örgüsü ve sizi sıkmayacak konusuyla istediğinizi alacağınızdan eminim.
Bu filme böyle bir afiş
hazırlarken ne düşünüyordunuz?
Bir diğer filmim ise The Time Traveler's Wife! Sanırım bu ayın ikinci favorisi buydu. Bu filmin konusundan bahsetmek istiyorum kısaca. Ana erkek karakterimiz bir zaman yolcusu ama bunu kontrol edemiyor. Bir anda zamanda geriye ya da ileriye gidebiliyor. Bu şekilde de karısıyla tanışıyor; ama karısı daha çocukken.
Film romantik komedi tarzından başladı ama sonlarında drama döndü benim için. Hatta birkaç yerde fazlasıyla duygulanıp ağladığımı hatırlıyorum. Bence başarılı bir filmdi. Rachel McAdams zaten çok sevdiğim bir oyuncu. Eric Bane bu filmde bence apayrı iyi görünüyordu.
The Time Traveler's Wife ve Rachel McAdams demişken, bu ay izlemediğim halde About Time filmini de önermek istiyorum. Benim için ilk onda ve en iyi zaman temalı filmlerden biri About Time. Eğer izlemediyseniz onu da mutlaka öneririm.
Bahsedeceğim son film The Young Victoria. İsminden anlaşılacağı üzere Kraliçe Victoria'nın tahta ilk çıkış zamanlarını anlatıyor. Kraliçe Victoria rolünde Emily Blunt'ı görüyoruz. Resmen en sevdiğim kadın oyunculardan biri en sevdiğim kraliçeyi oynuyor. Bu film nasıl favorim olmaz?
Oyunculuklar, kostümler, mekan... Filmle ilgili her şey çok güzeldi. Emily Blunt'a bir kez daha hayran kaldım. Filmde Victoria'nın yaşadıklarını ve Prens Albert bence çok güzel işlenmişti. Daha ilk tanışmalarında satranç oynarken konuşmaları bence ilişkilerini çok güzel yansıtıyordu. O sahne favori film sahnelerinden birisi. Yalnızca film işleyişine çok uyduğu için değil, bence oldukça ilham verici.
Eğer tarihe biraz olsun ilgiliyseniz bence kaçırmamanız gereken oldukça güzel bir film.
Bahsedeceğim filmler bu kadardı. Ama bu ay bir de diziye başladım. Hem de oldukça güzel bir
diziye: Friends!
Sonunda başladım. Uzun zamandır başlamak istiyordum ama on sezon oluşu beni biraz geri çekiyordu. Yazın ingilizce kursunda öğretmenimiz bize Friends'ten sahneler açıyordu ve gerçekten çok beğenerek izliyordum. Geçenlerde izleyecek bir şeyler ararken 'artık bunu yapmalısın Açelya' diye kendimi gaza getirerek ilk bölümü açtım. Başlayacaklara söylemem gerek ilk birkaç bölüm öyle gülmekten karnınıza ağrılar girmiyor. Karakterlere biraz ısınınca ve ilk sezonun ortalarına geldiğinizde gerçekten söylendiği kadar varmış diyorsunuz.
İlk sezonu beş günde bitirdim. Beni bilen bilir dizi konusunda çok (!) hızlı bir insanımdır. Şaka bir yana gerçekten iyi izledim. Şu an ikinci sezonu izliyorum. Dizi gerçekten çok güzel gidiyor. Bütün karakterlere bağlandığımı hissediyorum. Eğer benim gibi izlemekte çok geç kaldıysanız bence daha fazla vakit kaybetmeyin!
Eylül ayı benim bu şekilde geçti. Ekim'le ilgili hiçbir okuma hedefim yok. Bir şeyler okumayı elbette çok istiyorum ama pek mümkün gözükmüyor. Gelecek aya yine filmlerle geleceğimden emin olabilirsiniz. Başka bir yazıda görüşmek üzere!

Yorumlar

  1. Güzel filmler izlemişsin. Leap Year ve Zaman Yolcusunun Karısı'nı ben de severim. Eric Bana, Amy Adams ve Rachel Mcadams'a hayranım zaten.

    Friends benim en sevdiğim dizilerden biri. 10 sezon gözünü korkutmasın, bölümleri arka arkaya izlemek istediğin için hemen bitecektir. Ben bütün sezonları baştan sona 3 kez izledim, aradan biraz daha zaman geçsin 4. sefere başlamayı düşünüyorum :-)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dikenler ve Güller Sarayı & Sis ve Öfke Sarayı / Sarah J. Maas Kitap Yorumum

Gümüş Alevler Sarayı | Sarah J. Maas Kitap Yorumum

1984 / George Orwell Kitap Yorumum + Çokça Alıntı