Zamanın Dönüşümü / Deborah Harkness Kitap Yorumum
Herkese merhabalar! 2020'nin ilk kitabıyla karşınızdayım. Aslında aralıkta, Martin Eden'dan sıkılıp okumaya başladığım bir kitaptı ama ancak ocak ayında bitirebildim.
Zamanın Dönüşümü, Ruhlar Üçlemesi'nin devam kitabı. Ama Goodreads'e göre "All Souls Universe" isimli serinin ilk kitabı. Bu da demek oluyor ki ana seriden tanıdığımız başka karakterler hakkında da kitaplar olacaktır.
Zamanın Dönüşümü, çok yönlü ilerleyen bir kitaptı. Üçlemenin ikinci ve üçüncü kitaplarından tanıdığımız Phoebe'nin vampire dönüşümünün anlatıldığı bölümler, Diana ve Matthew'un hayatının anlatıldığı bölümler ve son olarak da Marcus'un yıllar önceki dönüşümünün anlatıldığı bölümler. Yani okuması çok keyifli bir kitaptı. Çünkü her bölümde farklı karakterlere gidiyorsunuz. Sıkılmanız çok da olası değil.
Phoebe, adının geçtiği ilk andan beri çok sevdiğim karakterlerden birisiydi. Nedenini tam olarak bilmiyorum ama okumayı çok sevdiğim bir karakterdi bu yüzden bu kitabın onun hakkında olmasını da çok sevdim. Diana ve Matthew'un yeni hayatıyla ilgili olan bölümler benim sıkıldığım bölümler oldu. Bu karakterleri gerçekten çok sevsem de aile hayatlarını okumak sıkıcıydı diyebilirim. O bölümleri okurken birileri gelse de ilginç bir şeyler olsa diye düşündüm hep. Zaten önceden tanıdığımız çoğu karakteri de bu bölümlerde görme fırsatımız oldu: Baldwin, Sarah, Ysabeau, Marthe...
Çoğu kişinin eleştirdiği bölümlere gelecek olursam: Yani Marcus'un geçmişinin anlatıldığı 1700ler kısmına. Okuduğum yorumların çoğunda okuyucular, bu kitabı bir tarih kitabı okumak amacıyla okumaya başlamadıklarından yakınıyordu. Çünkü Marcus'un dönüşüm geçirdiği zamanlar, iki devrime birden tanıklık eden yıllar. Amerikan ve Fransız Devrimleri. Bu yüzden kitapta tarihi karakterler ve referanslar bulabilirsiniz. Bu yer yer sıkıcı olsa da benim için büyük bir soruna yol açmadı. Sadece dipnotlar olmasını çok isterdim. Bahsedilen tarihi kişiliklerin, olayların, savaşların ve referansların, okuyucunun yeterli tarihi bilgiye sahip olmayacağı düşünülerek açıklanması, okumayı oldukça kolaylaştırırdı. Ara ara durup bazı şeyleri google'dan aratmak belli bir yerden sonra 'bir de instagrama bakayım'a dönüşüp, kitabı unutmama sebep olabildi.
Ama kitabı gerçekten çok sevdim. Zaten bu dünyayı ne kadar sevdiğimden binlerce kez bahsettim. Hala daha yazılmış en iyi vampir/cadı temalı seri olduğunu düşünüyorum.
Deborah Harkness'ın dili de diğer kitaplarla aynıydı, yani çok güzeldi. Kendisi için alışveriş listesi yazsa okurum demiştim. Gerçekten ne yazsa hayranlıkla okurmuşum. Sadece bu kitabın puntoları, diğer üç kitaptan daha büyüktü. Bu biraz garibime gitti açıkçası. Aslında çok da kalın bir kitap değil yani.
Devam kitabı umarım olur. Bu sefer Gallowglass hakkında olmasını çok isterim. Phoebe ve Marcus hakkında daha fazla şey okumak isteyeceğimi sanmıyorum. Bence hikayelerini, başkalarının hikayesini okurken arka planda dinlesek yeter.
2020 benim için güzel başladı. Umarım böyle de devam eder. Hala daha Martin Eden okuyorum, yaklaşık 150 sayfam kaldı. Bir an önce bitirmek ve okuma planlarımı gerçekleştirmek istiyorum. Sizler için 2020 nasıl başladı? Neler okuyorsunuz? Yorum yazarsanız çok sevinirim. Başka bir yazıda görüşmek üzere!
Puanım: 4/5!
Yorumlar
Yorum Gönder