Kasım | Justice Leauge, Ufak Tefek Cinayetler, Bininci Kat

Herkese yeniden merhaba! Bugün sizlerle kasım ayında izlediğim filmleri ve okuduğum bir kitap hakkındaki düşünceleri paylaşacağım.
İlk olarak bu ay beni çok fazla keyiflendiren ve bir şekilde ilham veren bir filmden bahsedeceğim: Legally Blonde! Film Harvard Hukuk'a gideceği için terk edilen Elle Woods'un Harvard'a girmesini ve gerçekten başarılı olmasını anlatıyor. Elbette kurgunun ve hikayenin daha ilginç bir hal aldığını söylemem gerek.
Ben filmi gerçekten çok çok beğendim. Bence son derece ilham verici ve motive edici bir filmdi. Fragmanını izlediğinizde klişe bir filmmiş gibi geliyor ama izlediğinizde güzel bir mesaj veren bir filmle karşılaşıyorsunuz. Hukuk okumanın gelecek hedeflerim arasında üst sıralarda bulunması da bu filmi benim için daha özel kılıyor.
Bahsetmek istediğim bir diğer film de elbette kasım için beklentiyi yükselten Justice League olacak. Wonder Woman'la evrene karşı olan ilgi ve beklenti çok fazla yükselmişti. Fragmanlar sayesinde de açıkçası benim beklentim zirvedeydi. Aşırı heyecanlı bir şekilde gittim filme. Filmi izlerken gerçekten bir boşluk hissediyorsunuz. Karakterleri çok iyi bilmeyen izleyiciler için bence sorun oluşturacak boşluklardı. Karakterlerin hikayelerini anlatmada başarısızdı. Film iki saatti ve çoğu kişinin hemfikir olduğu bir biçimde iki saat Justice League ve anlatmayı vaat ettiği hikaye için oldukça kısaydı. Yine de sevdiğim süper kahramanları bir arada görmek benim için güzel bir iki saat demekti. Ama ne yazık ki DC evreninin gelecek filmleri için hem beklentimi düşürdü hem de ne kadar harika karakterlere sahip olsalar da bu film işini bir şekilde mahvettiklerini bir kez daha görmemi sağladı. Tek isteğim Aquaman'e en az Wonder Woman'ınki gibi güzel bir solo film yapmış olmaları.
Biraz da dizi konuşalım. Daha önce bir Türk dizisinden bahsedip bahsetmediğimi hatırlamıyorum. Çok fazla Türk dizisi izlemediğim için sanırım bahsetmemişimdir. Ama şimdi bahsedeceğim dizi salı günlerimi boş tutmamı sağlıyor. Testlerimin çoğunu öğlen bitirip akşama televizyonun başında hazır bekliyorum. Elbette Ufak Tefek Cinayetler'den bahsediyorum!
Fragmanları yayımlanmaya başladığından beri heyecanla beklediğim bir diziydi. Beklentimi çok güzel bir şekilde karşıladı. Güzel bir senaryoyla bu kadar iyi oyuncuları bir arada görmek gerçekten çok güzel!
Dizide elbette favorim Merve. Kötü bir karakter ama kötü olmasının hakkını bence çok güzel bir şekilde veriyor. Ne kötü karakterler var klişe kötülüklerden başka bir şey yapmıyorlar. Merve Aksak bence Türk dizilerinin içindeki en iyi yazılmış kötülerden birisi. Keşke karşısında en az onun kadar entrika yeteneği gelişmiş birisi olsa da güzel bir kapışma izleyebilsek. Oya'nın pek de dişli bir düşman olmadığı ortada. Pelin ise Merve'nin karşısında olmanın onun için iyi bir şey olmadığını çok güzel bir şekilde anladı.
Ufak Tefek Cinayetler gerçekten son zamanlarda beni oldukça keyiflendiren ve devamını çok fazla merak ettiğim bir dizi. Şu 'cinayet' hakkında her bölüm farklı bir düşüncem oluyor. Şu an tahminim Edip'in veya Serhan'ın bir şeyler yapmış olabileceği. Muhtemelen iyi gittiği için çok da kritik bir öneme sahip olmayan bir karakter ölecek ve ikinci sezona geçeceğiz.
Gelelim şu yarım bıraktığım kitaba. Öncelikle şunu söylemeliyim amacım kesinlikle yarım bırakmak değildi. Hatta çok keyif alarak okuyordum. Ama ne olduysa birkaç okuyamadım ve kitap kendini kitaplığımda buluverdi. Bahsettiğim kitap Katharine McGee'den Bininci Kat. 
Kitabın konusu gerçekten çok ilginç. 2118 yılında New York'ta geçiyor. Bin katlı bir bina düşünün ama yukarı katlara çıktıkça statünüzün arttığı bir bina. İşte kitabın ilginç yanı bu. İnsanlar artık burada yaşıyor. Ve biz de bu binada yaşayan gençlerin hayatlarındaki entrikaları okuyoruz.
Kitabın yorumlarını incelediğimde çoğunlukla Gossip Girl özlemi çekenlerin okuması gerek tarzı yorumlar gördüm. Koca bir Gossip Girl hayranı olarak ve konusu bu kadar ilgimi çekmişken bu kitabı almak zorundaydım. Evet, bir Gossip Girl havası hissediyorsunuz ama yine de aynı tat değil.
Kitabı bitirmeyi çok istiyorum çünkü sonunu ve karakterlere ne olacağını çok fazla merak ediyorum. Hatta bu yazıda bu kitaptan bahsedince ve bir kez daha elime alınca okuma isteğimin arttığını söyleyebilirim.
Okuduğum yere kadar şunu söyleyebilirim ki oldukça kolay okunan ve sizi sıkmayan bir kitap. Gıcık olacağınız karakterler fazlaca var. Umarım kısa sürede bitirir ve daha detaylı bir şeyler yazabilirim.
Aralık ayı yazısının daha renkli ve uzun olacağından eminim. Çünkü favori dizilerimden biri olan The Crown 8 Aralıkta çıkıyor. Ayrıca favori serilerimden biri olan Dikenler ve Güller Sarayı'nın son kitabının da 2017 yılı bitmeden çıkması gerekiyor yani aralığın sonuna doğru o kitabı da elime alacağımı umuyorum.
Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Başka bir yazıda görüşmek üzere!

Yorumlar

  1. Bu Nasıl Sarışın gerçekten eğlenceli bir filmdi. Eğer bu kadar sevdiysen devam filmini de izleyebilirsin. İkincisi de var.

    Ufak Tefek Cinayetler'i baştan sona izleyemiyorum ama netten önemli sahnelerine bakıyorum. Oyuncu kadrosu ve onların kıyafetleri çok hoş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Legally Blonde'un devam filmi olduğunu bilmiyordum, en kısa zamanda izleyeceğim. Teşekkür ederim :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dikenler ve Güller Sarayı & Sis ve Öfke Sarayı / Sarah J. Maas Kitap Yorumum

Gümüş Alevler Sarayı | Sarah J. Maas Kitap Yorumum

1984 / George Orwell Kitap Yorumum + Çokça Alıntı