Illuminae / Amie Kaufman & Jay Kristoff Kitap Yorumum


Herkese yeniden merhaba! Illuminae'nin son sayfasını da okuyup hemen blog yazımın başına oturdum. Hakkında konuşmak, duygularımı buraya dökmek için sabırsızlanıyorum. Biliyorum, beğendiğim çoğu kitap için böyle hissediyor, söylüyorum ama Illuminae için apayrı bir heyecan ve sevgi hissediyorum. Hemen başlayalım.

Illuminae bilimkurgu türünde yazılmış bir kitap. Türünün en iyi örneği midir bilemem ama en farklı örneği olduğundan eminim. Kitabımız, klasik roman örgüsü şeklinde değil. Ana olayı aydınlatmaya yarayacak belgeler, gözlem raporları, kişisel mesajlaşmalar, mailler... Aklınıza gelebilecek her türlü belgeden okuyoruz kitabı.

Konu ise: Ana karakterlerimizden Kady ve Ezra'nın yaşadığı Kerenza'ya bir saldırı düzenleniyor. Ana karakterlerimiz kurtulmayı başarıyor ve güvenli bir kaçış noktasına ulaşmaya çalışıyorlar; bir yandan da Kerenza'ya yapılan saldırı hakkında daha çok şey öğrenmeye çalışıyorlar. Bu şekilde anlatıldığında konu ilgi çekici gelmeyebilir; çünkü ben de bu konuyu okuduğumda öyle aman aman bayılmamıştım. Ama konunun anlatılış şekli, okuduğumuz diğer romanlardan çok çok farklı olduğu için beğeneceğimi düşünerek kitaba başlamıştım. Size şunu söylemeliyim ki kitap neredeyse her elli altmış sayfada bir yön değiştiriyor. O en baştaki saldırıyı çözmeye çalışmaktan öyle bir yere geliyor ki kitap... Deyim yerindeyse ağzınız açık okuyorsunuz.

Öncelikle bu konuyu belgelerden okumanın hiçbir dezavantajının olmadığını söyleyerek başlamak istiyorum. Okumaya başlamadan önce 'Acaba çok mu zorlar?' diye düşünüyordum ki eminim kitabı almak isteyen herkesin aklından bu soru geçiyordur. Öyle aman aman bir zorluğu yoktu. Elbette en başta biraz bocalıyorsunuz. Ben ilk yüz sayfa civarında, okuduğum bir belgeden sonra öncekilere dönüp dönüp baktım. Ama konu ilerledikçe böyle bir sorunla da karşılaşmadım. Okuduğumuz her belge öncekileri çok güzel bir şekilde besliyordu. Üst üste eklendiğinde her şey anlaşılır hale geliyordu.

Yazarların konuyu anlatışına, olayları bize sunuşuna tam anlamıyla bayıldım! Heyecanı, gerginliği, üzüntüyü, mutluluğu... Her şeyi harika bir şekilde anlatmışlardı. Bunu özellikle söylüyorum çünkü öyle çok da karakterlerin iç dünyalarına giremedik kitabı okurken. Ama neler hissettiklerini anlayabildik. Bunun en büyük örneği de Yapay Zeka AIDAN'ın bile bir şeyler hissettiğini anlayabilmemizdi bence. Bu gerçekten yazarların büyük bir başarısıydı diyebilirim.

Karakterleri ise gerçekten çok sevdim. Kady'nin karakter gelişimi harika yazılmıştı. Ezra ise genç yetişkin kitaplarından fırlayıp gelmiş gibiydi doğrusu. Yapay zekamız AIDAN'dan ise nefret edip etmeme konusunda kararsızım. Bu konudaki fikirlerim ilerleyen kitaplarda değişebilir belki de, şu an bilemiyorum. Onun dışında benim kitapla ilgili zorlandığım tek konu bu üç karakter dışındaki, teğmenlerin, generallerin, gemilerin kaptanlarının kim olduklarını karıştırmamdı. Sürekli geriye dönüp o kimdi, neredeydi, ne yapıyordu diye önceki sayfaları kurcaladım. Ama bunu neredeyse her kitapta yaşayabiliyoruz.


Kitabın çok hızlı okunduğunu da eklemeliyim. Boyutu gerçekten devasa. Hem normal kitap boyundan biraz daha uzun, hem de 600 sayfalık bir kitap. Ama aralarda bulunan çizimler, daha az kelimeli belgeler, uyarı yazıları gibi şeylerle aslında tam da 600 sayfa değildi. Zaten işin içine merak unsuru dahil olduğunda kitabı elinizden bırakamayacağınızdan eminim. Ben son 300 sayfayı bir günde okudum çünkü neler olacağını ertesi güne bırakamayacak kadar çok merak ediyordum. Bu devasa kitabı da dört günde bitirerek kendimi fazlasıyla şaşırttım.

Illuminae'i gerçekten çok çok sevdim. Bu kadar seveceğimi asla düşünmüyordum. Abartılmış bir kitapmış gibi geliyordu açıkçası. Zaten okurken son 200 sayfaya kadar dört yıldız veririm diye düşünmüştüm. Son 200 sayfada olan her şeyle şok geçirdim diyebilirim. Zaten kitabın genelini şok olarak geçirdim. Çünkü sürekli yeni bir şey öğreniyoruz, yeni bir sorun çıkıyor, 'buradan nasıl kurtulacaklar sona ulaştık galiba' diyoruz ama yine de bir şey buluyorlar... Hele son bölüm beni benden aldı. Yanlış anlamadığımdan emin olmak için iki kez okudum.

Daha önce Amin Kaufman'ın yine başka bir yazarla beraber yazdığı Benim Uzak Yıldızım kitabını okumuştum. ( Yorumunu okumak isterseniz, tıklayın. ) Genel olarak herkes bayılmamıştı o kitaba ama ben gayet sevmiştim. O seriye bir türlü devam edememiştim. İkinci kitabı, kitaplığımda duruyor olmasına rağmen. Illuminae'e bu kadar yükselmişken o seriye de mutlaka devam edeceğim. Bence o seriye de bir göz atmalısınız.

Sonuç olarak anlaşıldığı üzere Illuminae benim 2019 için favori kitaplarımdan birisi oldu diyebiliriz. Serinin diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum. Keşke Illuminae'yi alırken en azından Gemina'yı da sipariş verseymişim diye kendime kızıyorum. Artık bunu okuyan tanıdıklarım, Gemina'yı kısa süre içerisinde bana hediye ederseniz sanırım dünyanın en mutlu insanlarından birisi olabilirim :)

Bilimkurgu seviyorsanız ama artık her şey size birbirinin tekrarıymış gibi hissettiriyorsa farklı yazılmış ve size sürekli plot twistler yaşatacak bir kitap/seri arıyorsanız Illuminae ve Iluminae Dosyaları'na mutlaka bakın derim. Beğenmemeniz için bence çok az sebep var; hatta hiç yok bile diyebilirim.

Illuminae'i okudunuz mu, beğendiniz mi? Eğer okuduysanız serinin devamı için benim kadar siz de heyecanlı mısınız? Yorum yazarsanız çok sevinirim. Başka bir yazıda görüşmek üzere :)

Puanım: 5/5!



Yorumlar

  1. Aynı fiyata yerine birkaç kitap alabilecekken tek kitap almak gerçekten çok üzücü. Güzel bir kitap ama bu fiyata değer mi tartışılır. Yorum için teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dikenler ve Güller Sarayı & Sis ve Öfke Sarayı / Sarah J. Maas Kitap Yorumum

Gümüş Alevler Sarayı | Sarah J. Maas Kitap Yorumum

1984 / George Orwell Kitap Yorumum + Çokça Alıntı