Northanger Manastırı / Jane Austen Kitap Yorumum #kom2020


Herkese yeniden merhaba! Jane Austen'ın yazmış olduğu ilk roman ve benim kendisinden okuduğum üçüncü romanı Northanger Manastırı hakkında konuşacağız bugün.

Northanger Manastırı, Catherine Morland isimli ana karakterimizin, varlıklı komşuları Mr ve Mrs Allen ile Bath'a seyahati ile başlıyor. Catherine Bath'ta ileride yakın arkadaşı olacağı Isabella ve Tilney ailesi ile tanışıyor ve kitabın ikinci yarısında ise Tilney'ler ile birlikte Northanger Manastırı'nda kalmaya gidiyor. Konuyu bu şekilde özetleyebilirim.

Northanger Manastırı, ana karakterimiz Catherine yüzünden çok da beğendiğim bir kitap olmadı. Sürekli gizemli bir olay arayan, her şeyi olduğundan farklı kurgulamaya eğilimli bir karakterdi. Catherine'in Tilney'lerle birlikte Northanger Manastırı'na gitmesiyle bunu daha çok gördük ve kitaptan kopmamın en önemli sebebi de zaten buydu. Manastırı okuduğu kitaplardaki gibi her kapı ardında bir gizemle hayal etmiş, her aile üyesiyle ilgili bir sır beklentisi içine girmişti . Bunun birkaç bölüm sürmesi ve her seferinde Catherine'in umduğunun çıkmaması kitabı biraz sıkıcı yaptı açıkçası. Tabii bütün bunlarda Catherine'in yaşının 17 olmasının da büyük etkisi var. Ayrıca yazarın, Catherine'in gizem arayışını alaycı ve biraz eleştirel bir şekilde ele almasını da yer yer sevdim.

Kitap, Jane Austen'dan okuduğum diğer iki kitaba göre daha zayıf bir kurguya sahip. Olay örgüsü, karakterler ve ilişkiler çok derin değildi. İlk kısımda karakterler biraz daha fazlayken, ilişkileri çözmeye çalışırken okumak daha keyifliydi. Jane Austen'ın yarattığı o balolarla, birbiriyle tanışmak isteyen insanlarla dolu dünyayı çok seviyorum. Dönem dizisi izlemek gibi hissettiriyor bana. Northanger Manastırı'nda da bunu bulabildiğim kısımları çok sevdim. Bunun dışında kalan kısımlarda zaten Catherine'in gizem arayışını içerdiği için bayılmadım.

Okuması keyifli bir kitaptı. Yormayan, yer yer eğlendiren, güzel bir kaçış kitabıydı aslında. Jane Austen'ın ilk kitabı olarak baktığımızda da bence kendisinin ne kadar umut vadeden bir yazar olduğunu gösteren bir kitap. Eğer kendisini okumaya rastgele bir sırayla değil de, kendi yazdığı sırayla başlasaydım eminim ki yine okumaya devam ederdim.

Northanger Manastırı, 2020 Klasik Okuma Maratonu listemde belirleyip okuduğum ilk kitap oldu. Gündemin bu kadar yoğun olması sebebiyle biraz daha keyif veren okumalar yaptığım ve kitaplığımın fantastik kitaplar kısmına yoğunlaştığım bir zamandı. Bunu yavaş yavaş geride bırakmaya çalışıyorum. Önümüzdeki haftalarda hazırladığım listeye bağlı kalmaya çalışacağım. Geçtiğimiz günlerde Jane Austen'ın bir diğer çok ama çok beğenilen romanı Akıl ve Tutku'yu aldım. En kısa zamanda onu da okumak istiyorum. Bende durumlar bu şekilde :) Ayrıca bu süreçte çok güzel diziler izleme şansım oldu, mart yazısında bahsetmek için sabırsızlanıyorum :)

Northanger Manastırı ile ilgili söyleyebileceklerim bu kadar. Yer yer komik, eğlenceli, oldukça keyif veren ve tam bir Jane Austen romanıydı. Düşük bir puan vermiş olsam da ağır romanlarınızın arasına alıp, kafanızı dağıtacak güzel bir roman olarak önerebilirim. Başka bir yazıda görüşmek üzere :)

Puanım: 2/5!

#evdekal

***
- Catherine bazen kendi tahminlerinin gözü pekliğine şaşırıyordu ve bazen fazla ileri gitti diye umuyor ya da korkuyordu; ama hepsi reddedilmelerini imkansız kılan bu kanıtlarla destekleniyordu. 

***

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dikenler ve Güller Sarayı & Sis ve Öfke Sarayı / Sarah J. Maas Kitap Yorumum

Gümüş Alevler Sarayı | Sarah J. Maas Kitap Yorumum

1984 / George Orwell Kitap Yorumum + Çokça Alıntı