Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu / Stefan Zweig Kitap Yorumum

Özgün Adı: Brief Einer Unbekannten
Yazar: Stefan Zweig
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Goodreads Puanı: 4,24
Sayfa Sayısı: 62
***
"Sana, beni asla tanımamış olan sana!"
Herkese yeniden merhaba! Upuzun bir aradan sonra yeniden blog yazabilmek, böyle muazzam bir kitabın yorumunu yazıyor olabilmek mutluluk verici. Bu süreçte blog boş kalmış olsa da içeriklere yorum atan, okuyan, blogu takibe alan herkese çok teşekkür ederim. Neden uzun bir süredir blog yazamadığım ile ilgili bir şeyler elbette paylaşacağım ama bu yazıda daha önemli bir konumuz var; Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu!
Çok uzun süredir merak ettiğim bir kitaptı ama okuduğum çoğu kitaba olduğu gibi araya hep başka kitaplar girdi ve bu şaheser hep ertelendi. Bugün ise oldukça doğaçlama bir şekilde arkadaşlarımla D&R'a girdiğimizde kitap almak istediğimi, kitap almak zorunda olduğumu biliyordum. Çünkü blog yazamadığım dönemde kitap da okuyamadım. Stefan Zweig'in kitaplarının olduğu rafı gördüğümde ise dedim tamam, alıyorum artık. Ve bu hayatımda yaptığım en doğru kitap alışverişi oldu diyebilirim.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu aslında adıyla bütün içeriğini anlatıyor. Ana karakter, mektubu yazan bilinmeyen kadınımızla ilgili onun anlattığının dışında hiçbir şey bilmiyoruz. Aynı şekilde diğer ana karakter R. hakkında da kadının anlatığı kadarını biliyoruz. Kadın'ın ölüm döşeğindeyken hayatının aşkına onu nasıl sevdiği, nasıl tanıdığı, onun için neler yaptığını anlattığı oldukça dürüst bir mektup okuyoruz.
Kitap hakkında çok fazla övgü okuduğum için ister istemez dehşet yüksek bir çıtayla okumaya başladım. Her satırını alıntı olarak twitter'a yazmayı, hazırlayacağım blog yazısına koymayı falan hedefliyorum tabii. İlk başları beklediğim gibi olmadı. Daha durağan ve saf bir aşk -aslında en başlarda bunun aşk değilde hayranlık olduğu hissi uyandı bende- okudum. Ama sonra kadın büyüdükçe, ne istediğini daha net anlamaya başladığında bu aşka dönüştü ve onun bu tek taraflı aşkının getirdiği acıyı okumaya başladığımda Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nun övgüleri sonuna kadar hak eden bir kitap olduğunu anladım.
İşte o aşkın getirdiği acıyı okurken bir anda kendimi kadının acısını paylaşırken buldum. Onun yaşadıklarına üzüldüğüm, ağladığım, onunla çıkmaza girdiğimi hissettiğim anlar garip bir şekilde kitabın en güzel anlarıydı. Bir şekilde kitap bana acı verdiğinde ve hissettiğim ağır dram beni kitaba bağladı diyebilirim.
Kitap bir oturuşta bitirilecek bir kitap ama asla 'çerez' diye nitelendirebileceğimiz bir kitap değil. Dil yer yer ağır ama genel anlamda hafifti. Çünkü neredeyse hayat hikayesini anlatan bir kadının mektubunu okuyoruz, her şeyi en büyük çıplaklığıyla anlatan bu kadının ne kadar ağır bir dil kullanması beklenebilir ki?
Daha önce hiç Stefan Zweig kitabı okumadım. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu benim için ilkti ve iyi ki ilk olmuş diyorum. Bu kitabı alırken bir de Bir Kadının Yaşamından 24 Saat'i aldım. O da aynı şekilde ince bir kitap. Hemen okuyup yorumunu paylaşırım diye düşünüyorum. Bu ikisinin dışında da yaz boyu Zweig'i okuma planları yapıyorum kafamda. Böyle bir kadının bütün duygusunu okuduklarımla bana geçirebilmiş olmasının oldukça büyük bir başarı olduğunu düşünüyorum. Çünkü ben de kısa hikayeler yazıyorum ve okuyana karakterin yaşadığı hisleri aktarmanın zor bir durum olduğunun farkındayım. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, okuduğum kitaplar içinde bu konuda en başarılı bulduklarımdan biriydi. Bu kadar övdükten sonra söylememe gerek var mı bilmiyorum ama kendileri artık kitaplığımın baş tacı diyebilirim. Beni bu kadar etkiledikten sonra yerine başkasının geçebileceğinden de şüpheliyim doğrusu.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, beni derinden etkileyen ve etkisini uzun bir süre üzerimden atamayacağım bir kitap oldu. Bana göre herkes okumalı. (Okumayan kalmamış da olabilir, sanırım ben en son okuyanlardan biriyim çünkü :') ) Yazının sonuna birkaç tane favorim olan alıntı bıraktım, onları da okumayı unutmayın!
Uzun bir aradan sonra umarım beğendiğiniz bir yazı olmuştur ve sizi Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nu okumaya teşvik edebilmişimdir. Eğer kitabı okuduysanız benimle düşüncelerinizi yorumlarda paylaşın lütfen.
Başka bir yazıda görüşmek üzere!
Puanım:5/5!
***
"Kendimi verdiğim her erkek bana bağlanıyordu, hepsi de bana teşekkür ettiler, bana bağlandılar, beni sevdiler -yalnızca sen, evet sevgilim, yalnızca sen beni sevmedin!"
***
"Fakat sen bana gülümsedin ve teselli etmek istercesine şöyle dedin: "Ama yolculuklardan geri dönülür." "Evet" diye cevap verdim, "geri dönülür, ama o zaman zaten artık unutulmuştur." "
***
"Fakat sen kimsin ki benim için? Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?"
***
"İçim rahat ölüyorum, çünkü sen o ölümü uzaktan hissedemezsin. Ölmem sana acı verecek olsaydı eğer, o zaman ölmezdim."
***

Yorumlar

  1. Bu kısa kitap içinde ki yoğun duygu yüklemelerinde haklısın kesinlikle. İnsanlar övüyüor ama gerçek içeriğini kavrayamadan... bazıları sadece övmek için övüyor. Kitabı neden beğendiğin hakkında ki yaptığın açıklama birçok özetten daha değerli bence. Ve kesinlikle sana katılıyorum Stefan Zweig hakkında ki övgülerine. Ayıca sana Franz Kafka'nın kitaplarını da öneririm. Dönüşüm başta olmak üzere. Sana hayata dair yeni bir bakış açısı kazandıracağına eminim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu güzel yorum için çok teşekkür ederim. Kafka zaten okumayı çok istediğim bir yazar sadece nasıl bir sırayla okumam gerektiği sorununu çözmeliyim :)

      Sil
  2. Zweig'le 2-3 yıl önce Satranç kitabıyla tanıştım. Kitaptan büyülenmiştim ve bittikten sonra "Bu adamın bütün kitaplarını okumalıyım." dedim. O günden beri yazarın 6-7 kitabını okudum ve her kitabında bir kez daha yazara hayran oluyorum. Daha okumadığım kitapları olduğu için kendimi şanslı hissediyorum.

    Karakterin duygularını okuyucuya hissettirmede Zweig en başarılı yazarlardan biri. Bir de kadın karakterin açısından yapınca beni daha çok etkiliyor. Bu anlamda Korku kitabını da öneririm. Satranç, Yakıcı Sır, Amok Koşucusu diğer favori kitaplarım.

    Zweig sevenler kulübüne hoş geldin :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Satranç da gerçekten okumak istediğim kitaplardan birisi zaten Zweig'i ilk Satranç'la duymuştum ama hiçbir kitabını okumadığım için cesaret edememiştim okumaya, ağır gelir diye. Artık listemin ilk sırasında falan, kitapçıya ilk gidişimde almayı planlıyorum. Önerdiğiniz diğer kitapları da listeme ekleyeceğim mutlaka.
      Öneriler ve yorumlar için çok teşekkür ederim, hoş buldum :)

      Sil
  3. Merhaba, Stefan Zweig paylaşımın için teşekkürler. (: Stefan Zweig'in dilimize kazandırılan en güncel kitabı GELECEĞİN ÜLKESİ hakkındaki güncel yazımı okumanı önerebilirim. Saygılarımla.

    https://forestofnoreturn.blogspot.com/2018/08/modern-stefan-zweig-olmak-icin-hazirim.html

    YanıtlaSil
  4. Bende daha yeni, geçen hafta elime aldığım gibi bitirdim. İçim nasıl gitti anlatamam. Bu da benim kitaptaki enn etkilendiğim söz; "Sabret sevgilim, beni dinleyeceğin bu çeyrek saat yüzünden yorulma, çünkü ben seni bütün bir hayat boyunca sevmekten yorulmadım."

    Bana da beklerim ^^ sanatinsaklisirlari.blogspot.com.tr

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorum ve eklediğiniz alıntı için teşekkür ederim; kitabı tekrar hatırlamamı sağladı :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dikenler ve Güller Sarayı & Sis ve Öfke Sarayı / Sarah J. Maas Kitap Yorumum

Gümüş Alevler Sarayı | Sarah J. Maas Kitap Yorumum

1984 / George Orwell Kitap Yorumum + Çokça Alıntı