Her Gün / David Levithan Kitap Yorumum

HER GÜN
Özgün Adı: Every Day
Yazar: David Levithan
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Goodreads Puanı: 3.97
Sayfa Sayısı: 336
Arka Kapak Yazısı: 
"Her gün farklı bedende. Her gün farklı hayatta. Her gün aynı kıza aşık.
Uyandım. Anında kim olduğumu anlamam gerekti. Mesele sadece bedenim de değil… gözlerimi açtığımda kolumun renginin açık mı koyu mu olduğu, saçımın uzun mu kısa mı olduğu, şişman mı zayıf mı olduğum, kız mı erkek mi olduğum, yara bere içinde mi yoksa pürüzsüz mü olduğum… Her sabah farklı bir bedende uyanıyorsanız, vücut en kolay alışılan şey. Kavraması güç olabilen ise bedenin önceden yaşamış olduğu hayat. Her gün başka biriyim. Ben, kendimim; kendim olduğumu biliyorum ama ayrıca başka biriyim de.  Hep böyle olageldi."
***
Herkese yeniden merhaba! Bugünkü yazıda, tüm dünyada en son okuma şansı elde ettiğim Her Gün'ün yorumunu paylaşıyor olacağım.
Her Gün, çıktığı ilk andan itibaren sıkça gördüğüm, beğenilen ve herkesi yerle bir eden kitaplardan biriydi. Çok merak ettiğimi elbette ki anlamışsınızdır çünkü okuyucusunu yerle bir eden kitaplara bayılırım. Ancak bu kadar merak etmeme rağmen Her Gün'ü okuma fırsatını ancak şu sıralarda elde edebildim. Bunun nedeni de yine araya hep başka kitapların girmesi, bazen kitaba olan ilgimin azalması oldu. Ama sonuç olarak buradayız ve ben Her Gün'ü okudum.
Kitabın ana karakteri A. her gün farklı bir insanın bedeninde uyanıyor. Ve bu uzun zamandır bu şekilde süregelmiş. A. onların bedeninde bir gün misafir oluyor ve hayatlarına çok da müdahelede etmeden günü tamamlıyor. Ama bir gün bedenine girdiği bir insan sayesinde tanıştığı diğer ana karakterimiz Rhiannon ile tanışıyor ve ona aşık oluyor. Ve sonraki diğer günlerde de sürekli Rhiannon'la iletişime geçmeye çalışıyor.
Her Gün belki de şu ana kadar okuduğum en akıcı kitaplardan biriydi. Bunun hiç kuşkusuz en önemli sebebi her gün, her bölüm farklı bir yaşamı okuyor oluşumuz. A. her gün biribirinden çok farklı insanların bedeninde uyanıyor ve burada başına neler geleceğini, olaylarla nasıl baş edeceğini merak ederken sayfaları çevirmek oldukça kolaydı.
A.'nın bu kadar farklı hayatlara girmesi yazar Levithan'ın toplumsal olaylarla ilgili düşüncelerini dile getirmesi için büyük bir fırsattı. Ama burada da kitabı sevmeme yardımcı olan önemli bir şey var: yazar bu düşüncelerini kitabın içine çok ustaca bir şekilde yedirmişti. Yazılan paragraflar havada kalmıyor, kurgudan bağımsızmış gibi hissettirmiyordu. 
Kitapla ilgili sevmediğim bir şey olmadı. Yer yer Rhiannon'a sinir oldum ama onun durumunda birisi için çok da saçma davranmadığını kabul etmeliyim. Muhtemelen onun yerinde ben olsam, Rhiannon'dan farklı tepkiler vermezdim diye düşünüyorum. Ama her ne olursa olsun kendisine bayılmadım.
Bir noktaya kadar Her Gün'e Goodreads'te üç veya dört yıldız vermeyi düşünüyordum. Bunun nedeni olayların bir yerden sonra rutine bağlamasıydı. A. yeni bir bedende uyanıyor, hayatını anlamaya çalışıyor ve kurgunun temel taşlarıyla ilgili birkaç gelişme oluyor ve diğer güne geçiyoruz. Herkesin bayıldığı bir kitap olunca ve okumak için uzun zaman bekleyince haliyle beklentim çok yüksekti. Bu kısımlardan pek hoşlanmamamın en önemli sebebi budur. Ama sonunda beni etkileyen ve gözyaşlarımı zar zor tutmamı sağlayan bir şey oldu ki! Bu tarz sonları gerçekten çok seviyorum. Bence hem karakterlerin ne kadar geliştiğini bize gösteriyor hem de sonraki kitaplar için çok akıllıca açık kapılar bırakıyor. Ve böyle tarz sonlarda da en iyisi kesinlikle Her Gün'dü. Ba-yıl-dım!

Her Gün, üç kitaplık bir serinin ilk kitabı. İkinci kitap Başka Bir Gün ise bu kitabın Rhiannon tarafından anlatılışı. İlgi çekici olduğunu kabul etmeliyim ama o sonu bildikten sonra okumanın, Her Gün'ü okumak kadar eğlenceli olacağını pek sanmıyorum. Ama üçüncü kitap olan Someday'i büyük bir merakla bekliyorum. Someday için Goodreads'te çıkış tarihi olarak 2018'i gösteriyor. Umarım bir an önce çıkar. Çünkü Her Gün'de cevaplanmamış bir sürü soru vardı. Her birinin Someday'de cevaplanacağını ümit ediyorum.
Her Gün benim çok keyifle iki günde bitirdiğim bir kitap oldu. Genç yetişkin kategorisinde olduğunun farkındayım ama yine de çerezlik bir kitap olduğunu asla düşünmüyorum. Sizi reading slumptan çıkaracaktır ama sonuyla gerçekten sizi yerle bir edecektir. 
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Başka bir yazıda görüşmek üzere!
Puanım: 5/5!

--Aşık olunan anın ardında yüzyıllar varmış gibi geliyordu, kuşaklar varmış gibi... Sanki hepsi kendini ayarlamıştı ki bu kusursuz, kıymetli an yaşanabilsin. Ne kadar aptalca olduğunu bilseniz de her şeyin sizi buraya getirdiğini, tüm gizli okların burayı işaret ettiğini, evrenin ve zamanın bunu uzun bir süre önce yarattığını ve bunu henüz fark ettiğinizi, hep olmanız gereken yere henüz vardığınızı kalbinizde, kemiklerinizde hissediyordunuz.--

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dikenler ve Güller Sarayı & Sis ve Öfke Sarayı / Sarah J. Maas Kitap Yorumum

Gümüş Alevler Sarayı | Sarah J. Maas Kitap Yorumum

1984 / George Orwell Kitap Yorumum + Çokça Alıntı