Uğultulu Tepeler / Emily Bronte Kitap Yorumum



Herkese yeniden merhaba! Bugün, oldukça uzun bir zamandır okuma listemde olan bir kitabın yorumuyla sizlerle birlikteyim.

Çoğunuz eminim ki Uğultulu Tepeleri okumuş, okumadıysa da ismini duymuştur. Benim de uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı. Ancak sıkılmaktan ve seveceğimi düşündüğüm bir kitaptan nefret etmek istemediğim için okumayı geciktirdim. Çünkü belirli kitapları, klasik okumaya daha doğrusu ağır kitaplar okumaya alıştıktan sonra gerçekten anlayarak okumak istiyordum.

Şu ana kadar okuduğum her kitabın yorumu blogda mevcut yani Uğultulu Tepeler'e gelene kadar nasıl bir süreçten geçtiğimi biliyorsunuz. Okuduğum nokta olarak bence doğru bir zamandı. Daha önce de okuyabilirmişim çünkü çok ağır bir dili yoktu kitabın. Karakter sayısı kitabın tamamında oldukça sınırlıydı, bu yüzden kafa karışıklığı oluşturabilecek 'Aa o kimdi ya?' diye düşündürecek anlar olmadı. Bu büyük bir artıydı. Kalınlığı da tam da bu yüzden hiç sıkıntı yaşatmadı bana.

Uğultulu Tepeler, Catherine ve Heatcliff arasındaki imkansız aşkı konu alıyor; ama çoğu zaman bu aşkın intikam ve nefretle harmanlanmış halini görüyoruz. Tabii ilerledikçe başka dinamikler ortaya çıkıyor, değişen bir sürü şey oluyor. Ama son sayfaya kadar bu iki karakterin aşkının etraflarındaki insanlara neler yaptığını, bu aşkın nelere sebep olduğunu okuyoruz.

Kitaba büyük bir beklentiyle başladım. Okuduğum yorumlarda herkes Uğultulu Tepeler'in favori klasik kitaplarından olduğunu söylüyor hatta daha da ileri gidip aşkı çok iyi (en iyi diyen yorumlar bile gördüm) anlatan bir kitap olduğunu söylüyordu. Ne yazık ki bu yorumlardan hiçbirisine katılmıyorum. Uğultulu Tepeler, üzülerek söylemeliyim ki ne favori kitaplarım arasına girdi ne de karakterler arasındaki aşkı bana hissettirebildi.

Uğultulu Tepeler'in karanlık bir kitap olduğunu söyleyerek yorumuma devam etmek istiyorum. Kitapta hiç tamamen iyi bir karakter bulamadım. Herkesin yaptığı bir sürü kötülük vardı. İyilik yok denecek kadar azdı ya da yapılan iyilikler o karakterin kendi çıkarına uygun olduğu için gerçek bir iyilik gibi hissettirmedi. Hepimizin okuduğu kitaplarda sevdiği kötü bir karakter vardır. Hatta bazen o kadar iyi yazılmış bir kötü karakter vardır ki, onu ana iyi karaktere tercih ettiğimiz bile olur. Uğultulu Tepeler'de böyle bir şey de yaşamadım. Bu neden oldu bilmiyorum ama gerçekten 'Bu karakteri sevdim ya, onun için okumaya devam edeyim bakalım başına daha neler gelecek.' dediğim hiçbir an olmadı. Ki ben Voldemort'u bile çok seven birisiyim; kötü karakter sevme gibi bir sorunum yok.

Bu noktada, sevdiğim herhangi bir karakter yokken, ana temayı da sevmemişken kitabı okumaya 'İnsanlar bu kadar sevecek ne buldu acaba? Belki de sonlara doğru gerçekten beni sarsacak bir şeyler olur.' düşüncesine tutunarak devam ettim. Çünkü bazı popüler kitaplarda çoğunluğa aykırı fikirlerim olsa da bu tarz klasiklerde hep çoğunlukla aynı fikirdeydim. Mutlaka beğenmem gereken bir şeyler olmalı diye düşünerek okudum. Son sayfayı da okuyup kapağı kapattığımda, beklediğim gibi sevdiğim hiçbir şey olmamıştı. Bitirdiğimde böyle hissedeceğimi de daha yarıya gelmeden anlamıştım.

Kitabı sevmememin en önemli nedeni ana temayı oluşturan aşkı bana hissettirememesiydi. Herkes Heatcliff'in Catherine duyduğu aşka, sevdiği kadın için ne kadar ileri gidebileceğine, neler yapabileceğine hayran olmuştu okuduğum yorumlarda. Üzgünüm ama kimsenin bana Heatcliff'in Catherine'e aşık olduğu gibi aşık olmasını istemem. Zaten  okurken bana gerçekten de bir aşk gibi hissettirmedi. Buna ne diyebilirim bilmiyorum. Saplantı, takıntı ya da Heatcliff'in çevresine duyduğu nefretin motivasyon kaynağı. Ama bence kesinlikle aşk, bu demek değil.

Kitabı bitirmekte ısrarcı olmamdaki en önemli etkenlerden biri de dilinin oldukça kolay okunur olmasıydı. Eğer bir de ağır ve zor bir dili olsaydı, eminim ki yarısında bırakırdım. Zaten Uğultulu Tepeler'i bu kolay anlaşılır dili sebebiyle başlangıç seviye klasik kitap listelerinde de çokça kez görmüştüm.

Bilemiyorum belki de benim yakalayamadığım bir şeyler vardı kitapta. Eğer ilerde okuyacak bir şeyler bulamazsam, bir kez daha okurum ve belki de yaşı ilerlemiş bir Açelya Uğultulu Tepeler'de sevecek bir şeyler bulabilir.

Uğultulu Tepeler, uzun zamandır okuduğum her kitabı sevdiğim bir sürecin bittiğinin kanıtı oldu diyebilirim. Sevmediğim bir kitap olmuyordu ne zamandır. Goodreads'te 2 yıldız vermeyeli yüzyıllar olmuş gibi. Bu 2 yıldızı da dilinin kolay anlaşılır ama etkili oluşuna verdim. Açıkçası böyle önemli bir esere bir yıldız vermeye gönlüm razı gelmedi de diyebilirim.

Uğultulu Tepeler'i okuduğum için pişman değilim. Yakın gelecekte okumayı planladığım klasikler listemde, bir kitabın üstünü daha çizdiğim için mutluyum. Elbette sizler bir şans verebilirsiniz çünkü görüldüğü üzere sevmeyen küçük bir azınlığın içindeyim.

Eğer Uğultulu Tepeler'i okuduysanız da yorumlarınızı bekliyorum. Neleri sevdiniz neleri sevmediniz yazarsınız çok sevinirim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

Puanım: 2/5!


Yorumlar

  1. Uğultu tepeler en sevdiğim kitaplar arasında benim. Eğer filmini izlediyseniz mutlaka izleyin çevrilmiş en iyi kitap filmiydi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitabı beğenmiş olmanıza gerçekten çok sevindim. Filminin fragmanını izledim ve güzel olacağını tahmin etmiştim, en kısa sürede izleyeceğim. Yorum için teşekkür ederim :)

      Sil
  2. kitap yorumlayan, bu işin uzmanı emekçilere gerçekten hayranım. Ciddi dikkat lazım. zira okuduğunuz eser ile alakalı teferruatlı bilgi vereceksiniz. Zihin tertemiz olmalı, konsantrasyon pik yapmalı, karakterleri öyle horolop şorolop geçemezsin, iyi tahlil yapmalı ki işin yorum ve eleştri tarafı sırıtmasın. özetle şu vakitsizlikte kitap okuyacaksın, üstüne de okur için koca kitabı anlaşılır bir şekilde yorumlayacaksın. Bravo.. Kutlarım sizi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha önce böyle bir yorum almamıştım. Gerçekten böyle düşünülmesi beni çok sevindirdi, yorumunuz için çok teşekkür ederim :)

      Sil
  3. Bu kitabı üniversite yıllarımda yani yaklaşık 10 sene önce okumuştum ama kitaptan aklımda hiçbir şey kalmamış. Demek ki o kadar da etkilenmemişim. Ben de abartıldığını düşünüyorum. Sanırım arızalı aşk öykülerini sevenler çok beğeniyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım gerçekten bir yanı arızalı aşk okumayı sevenlerin favorisi bu kitap. Yorum için çok teşekkür ederim :)

      Sil
  4. Maalesef, yanlış zamanda okumamın hüsranına uğrayan kitaplardan biri de bu.. Kitapın yarısından fazlasını okudum ama gerisi gelmedi. Bu yaz bitirmeği düşünüyorum açıkçası (bitirmeyeceğimi de biliyorum :). Ben kitaplarda tamamen iyi bir karakterin olmaması olayını seviyorum aslında. Daha gerçekçi hissetdiriyor. Doğruyu söylemek gerekirse kitapı alma sebebim yazarın kadın olması ve yıllaaaar yıllaaaar önce Bronte kardeşlerı ile ilgili izlediğim belgeseldi. Umarım ben de bir gün bitiririm de bir de öyle yorum yazarım buraya:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitabı yalnızca sevecek bir şeyler bulma konusunda inatçı davrandığım için bitirdim :) Benim için sonunun, kitabın geri kalanından çok da bir farkı yoktu. Umarım senin için durum daha farklı olur tabii. Yorumun için çook teşekkür ederim :)

      Sil
  5. Hamza Gökhan Beran'ın Aşk İçin Adlı Romanı çıkmıştır. D&r online dan temin edebilirsiniz.

    https://www.dr.com.tr/Kitap/Ask-Icin/Edebiyat/Roman/Turkiye-Roman/urunno=0001810696001

    YanıtlaSil
  6. Uğultulu Tepeler, uzunca zamandır benimde okuma listemde olan ve yakın zamanda da okumayı düşündüğüm bir kitap. Bu kitap ve özellikle Heatcliff karakteri üzerine bir çok yazı okudum. Yazınızda bahsettiğiniz gibi çokça da övgü alan bir kitap. Ancak, belli ki size hitap etmemiş. Okunan, hele de çokça sevilen bir kitap hakkında olumsuz eleştiri getirebilmek, hele de bunu gerekçeleriyle anlatmak kolay değil. Zoru başarmışsınız. Teşekkürler. Ancak, bir klasikler okuyucusu olarak ben yine de bu kitaba şans vereceğim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, ne yazık ki bana hitap eden bir kitap olmadı. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. Umarım beğeneceğiniz bir kitap olur :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dikenler ve Güller Sarayı & Sis ve Öfke Sarayı / Sarah J. Maas Kitap Yorumum

Gümüş Alevler Sarayı | Sarah J. Maas Kitap Yorumum

1984 / George Orwell Kitap Yorumum + Çokça Alıntı