Sahilde Kafka / Haruki Murakami Kitap Yorumum + Alıntılar


Herkese yeniden merhaba! Bugün uzun zamandır çok heyecan duyduğum, en sevdiğim yazarlardan biri olan Haruki Murakami'nin en sevilen kitaplarından birisi olan Sahilde Kafka hakkında düşüncelerimi paylaşacağım.

Sahilde Kafka, Murakami'yi arattığınızda harika yorumlarıyla ilginizi çekecek ilk kitaplardan birisi hiç kuşkusuz. Hakkında çok nadir kötü yorum okudum diyebilirim. Herkesin çok beğendiği bir kitap. Goodreads puanı 4.14. Hem Murakami zaten çok sevdiğim bir yazar olduğu için hem de kitaba yönelik bu denli olumlu şey görünce beklentim çok yüksek bir şekilde okumaya başladım.

Sahilde Kafka, Kafka Tamura isimli on beş yaşında bir gencin evden ve babasının bulunduğu bir kehanetten kaçması ile başlıyor. Tokyo'dan Takamatsu'ya gidiyor ve oradaki yaşamını okumaya başlıyoruz. Bir de Nakata var. Bir yandan da onun bölümlerini okuyoruz. Nakata ise atmışlarında ve kedilerle konuşabilen birisi. Nakata hakkında heyecanı bozmamak adında daha fazla bir şey söylemiyorum. Konu aşağı yukarı bu şekilde ama tabii ki altı yüz sayfalık bir kitap olunca bunlarla sınırlı kalmıyor.

İlk söylemem gereken şey kitabın çok akıcı olduğu. Kitabın yaklaşık ilk iki yüz sayfasında içine giremediğim için yavaş okudum ve bazı günler elime bile alamadım ama ilerledikçe gerçekten hızlı okumaya başladım. Merak ve sorularımın cevaplanacak olmasına duyduğum heyecan beni kitap için fazlasıyla motive etti.

Murakami'den okuduğum ilk doğaüstü kitaptı. Daha önce okuduğum İmkansızın Şarkısı ve Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Hac Yılları kitapları gerçekçi kitaplarıydı. Doğaüstü yazmasını nispeten daha çok sevdim. Murakami'nin olağanüstü bir hayal gücü olduğu belli oluyor. Gerçekten çok şaşırdığım bir sürü yer oldu. Zaten üslubunu çok sevdiğim bir yazar. Okurken çok düz gelen ama okuyucusunu gerçekten etkileyen bir üslup. Kolay okunabilmesi de en büyük artılarından.

Bu kadar övsem de ben aslında kitabı beğenmedim. Bunun birçok sebebi var. Ama en büyüğü sonuydu. Şimdi yazar altı yüz sayfada harika bir doğaüstü atmosfer yaratıyor. Hiç bilmediğimiz birçok şey sokuyor işin içine. Ve sonucunda da bizi öylece bırakıyor. Neredeyse bütün sorular yanıtsız kalıyor. Evet, Murakami'de buna alışığım ama bu kitaba bunu yapmamalıydı bence. Elbette cevapsız kalacak sorular olacaktı ama bu kadar olmamalıydı.

Kitabı bitireli birkaç gün oldu ve yazısını yazana kadar kitaplığa kaldırmadım. Bu yüzden sürekli gözümün önündeydi ve üzerinde düşünme fırsatım oldu. Düşününce, yazarın kitap boyunca aslında bizim değil, karakterlerin sorularının cevaplarını verdiğini anladım. Yani biz bu karakterlerin hayatlarındaki belli bir kısmı okuduk, onların o kısımla ilgili çatışmaları çözüldü ve hayatlarına kaldıkları yerden daha normal bir şekilde devam ettiler. Böyle düşününce kitaba daha az nefretle bakıyorum diyebilirim :) Ve bu fikir hoşuma da gidiyor aslında.

Sahilde Kafka bir Haruki Murakami kitabı olduğu için elbette içinde bolca cinsellik de vardı. Çok rahatsız ediciydiler. Gerçekten çok kötüydü. Kitabın belli bir kısmından sonra bunun olacağını tahmin ettim, emindim hatta ama bir yanım o kadarını da yapmaz diye düşünüp durdu. Ama sonuç olarak yaptı. Bu da kitaba bir eksi olarak geri döndü.

Sahilde Kafka sevgi nefret ilişkisi yaşadığım kitaplardan birisi oldu. Benim için Fransız Teğmenin Kadını ile aynı seviyede diyebilirim. Birçok yeri çok etkilenerek okusam da sonuyla o etkileyiciliğini biraz olsun kaybetti.

Sahilde Kafka çok heyecanlı olduğum bir kitaptı ama ne yazık ki bu heyecanım biraz yarım kaldı. Yine de okuma süreci olarak çok keyifliydi. Özellikle Nakata ve Hoşino'nun bölümlerini bayılarak okudum. Onların bölümleri gelse diye bekledim. Öneri yapmaya uygun bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Çoğunluğun beğenmiş olduğu bir kitap olsa da bence herkesin beğenebileceği bir kitap değil. Hatta Murakami'yi çok seven bir okuyucu olmama rağmen bir süre kendisini okumaya ara vermeye karar verdim.

Benim Sahilde Kafka hakkındaki düşüncelerim bu şekildeydi. Değişik bir okuma süreci oldu. Sizler okuduysanız bu kitap hakkında neler düşünüyorsunuz? Yorumlara yazarsanız çok sevinirim. Başka bir yazıda görüşmek üzere :)

Puanım: 3/5!

***

-- Göz kapamak, korkakların işidir. Gerçeklere göz yummak çok alçakçadır. Sen gözlerini kapatıp kulaklarını tıkasan bile zaman akmaya devam eder. Emin adımlarla. 

-- Mutluluğun tek bir türü vardır, ama mutsuzluk bin bir şekilde ve büyüklükte gelebilir. Tolstoy'un dediği gibi: ' Mutluluk masal, mutsuzluk ise öyküdür.'

-- Kafka Tamura, herkesin hayatında artık geri dönülemez bir noktaya geldiği olur. Nadiren de artık daha ileri gidemeyebiliriz. O noktaya geldiğimizde, bu iyi bir şey de olsa, kötü bir şey de olsa, sessizce kabullenmekten başka çaremiz olmaz. İşte bu şekilde hayatta kalmayı başarırız.

-- Biz, hepimiz, sürekli değerli bir şeylerimizi kaybediyoruz. Önemli fırsatları, olasılıkları, bir daha yerini asla dolduramayacağımız duyguları. Hayatta olmanın bir anlamı da bu işte. Fakat kafamızın içinde, ben kafamızın içinde olduğunu sanıyorum, öyle şeyleri bellek haline getirebilmemiz için küçük bir oda var. Herhalde kütüphanenin depo kısmı gibi. Başka bir deyişle, sen sonsuza kadar kendi kütüphanende yaşayacaksın. 

Yorumlar

  1. Bu kitapla ilgili bir çok yorumda senin yazdıklarını okuduğum için bu kitabı okumaktan vazgeçtim. Murakami güzelmiş henüz okumadım ama sonu havada kalan kitapları sevmiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Murakami'yle tanışmak istiyorsanız, daha önce okuduğum İmkansızın Şarkısı'na bir şans verebilirsiniz :) Yorum için çok teşekkür ederim :)

      Sil
  2. Kesinlikle katılıyorum. Cinsellik gerçekten beni de çok rahatsız etmişti. Okuması keyifli bir kitaptı ama bitirdiğimde cinsellik ve sonu yüzünden aldığım keyfi unuttum diyebilirim. Yorumun için çok teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dikenler ve Güller Sarayı & Sis ve Öfke Sarayı / Sarah J. Maas Kitap Yorumum

Gümüş Alevler Sarayı | Sarah J. Maas Kitap Yorumum

1984 / George Orwell Kitap Yorumum + Çokça Alıntı