22/11/63 Stephen King / Kitap Yorumum


Herkese yeniden merhabalar! 2021 blog yazılarına oldukça geç bir başlangıç yapıyorum. Çünkü istediğim gibi okuyamıyorum, okuduklarımla ilgili bir yazı yazacak enerjiyi kendimde bulamıyorum. Bu durum canımı cidden çok sıkıyor ve bu 17 günlük tam kapanma sürecinde bir iki kitap bitirebilmeyi hedefliyorum. 

2021'de bitirdiğim ilk kitap 22/11/63 değil ama kesinlikle yılın favori kitaplarından birisi. King, daha önce okumadığım ama 2020 sonu gibi nereden başlasam diye araştırma yapmaya başladığım bir yazardı. Öneriler çok farklılık göstermiyor aslında. Genellikle Hayvan Mezarlığı başı çeken kitaptı. Evet, o kadar araştırma yapıp, bu araştırmaların sonucunu göz ardı ederek ben devasa bir kitap olan 22/11/63'ü okuyarak King ile tanıştım.

22/11/63 benim açımdan en doğru seçimdi. Çünkü tarihe çok meraklı birisiyim ve JFK Suikasti oldukça ilgimi çeken bir olay. Hem de 22/11/63'ün mini dizisini izlediğim için konuya bir aşinalığım var. Kitabın oldukça ağır ve beni yoran bir okuma olacağını ama gidişatı bilirsem kendimi okumak için motive etmemin daha kolay olacağını düşünüyordum. Sonuca bakarsak 815 sayfalık bir kitap ne kadar yorabilirse o kadar yordu, ekstra bir şey yoktu.

22/11/63, ingilizce öğretmeni Jake Epping'in sürekli gittiği restoranın sahibi arkadaşı Al'ın ona 1958 yılına zaman yolculuğu yapabileceği bir solucan deliği göstermesiyle başlıyor. Al artık çok hasta ve ölmek üzere olduğu için planlarını Jake'e anlatıyor ve bu 'görevi' Jake'in devralmasını istiyor. Görev de 1963 yılında Başkan Kennedy'e yapılacak olan suikasti engellemek. Ve böylece de Jake'in 1958'den 1963'e uzanan geçmiş macerası başlıyor.

King'i ilk defa okuyan birisi olarak ondan ne beklemem gerektiğini bilmiyordum. Aklımda hep dilinin çok ağır olduğu, okumanın zor olduğu ama sürükleyici kitaplar yazdığı yönünde bir düşünce vardı. Bunun nerden geldiğini bilmiyorum. Yorumlarını düzenli takip ettiğim bloggerlardan Stephen King okuyan kimseden böyle bir şey duymadım. Önyargı işte. Dili çok rahat okunan ve oldukça anlaşılırdı. Dediğim gibi devasa bir kitap olmasından ve yer yer olay örgüsü karmaşıklaştığı için zorlandığım yerler oldu. Bu da hangi kitapta olmuyor ki? Hikaye anlatıcılığına ise hayran kaldım. Olayları sunuş biçimi, olayı kurgulaması, anlatması, benzetmeleri müthişti. Bu noktada da yer yer Haruki Murakami'yi andırdı. Çok anlamsız gelebilir, daha önce hiç böyle bir yorum görmedim ben de ama özellikle ilk başlarda Murakami okuyormuşum gibi hissettim. Belki de uzun zamandır Murakami okumadığım için özlemişimdir, kim bilir :)

Kitabın konusu zaten ilgi çekici olduğu için söyleyebileceğim pek fazla bir şey yok. Zaten diziyi izlediğim için okuyucunun şaşırması gereken yerlerde ben pek şaşırmadım ama bunlar kitaptan aldığım zevki hiç azaltmadı. Aksine 'Aa bu olayın olma sırası geldi, sonraki bölümü de okuyayım' diyerek kitapta daha hızlı ilerledim. Diziyle arasında çok büyük farklar yok ama birebir adaptasyon da değil. Oyuncu seçimlerini zaten izlerken de çok sevmiştim ama kitabı okuduktan sonra daha farklı bir Jake olamazdı. James Franco gerçekten müthiş bir seçim olmuş. 

22/11/63 içinde her şeyi barındırıyor dediğimiz kitaplardan. Aşk, dostluk, tarih, bilimkurgu, gizem, macera... Bu yüzden de okuması çok keyifli. İçinde seveceğiniz bir şeyler mutlaka çıkacaktır. Yer yer politika kısımları sizi sıkabilir, benimde çok sıkıldığım yerler oldu ama okurken yakın geçmişte olan bir olayın perde arkasında yaşanmış olabilecek olayları okuduğumu hatırlayınca sıkılmamaya başladım.  

Kitapla ilgili en çok sevdiğim şey ise hiçbir şeyin aceleye getirilmemiş olmasıydı. Bir karakterin bir şeyi yapacağından yüzde yüz emin olsanız bile paragraflarca, bazen sayfalarca o şeyi yapma motivasyonunu açıklıyor yazar. Ki bu müthiş bir şey! Detaylıca yazılmış şeyleri okumayı çok seviyorum ve King tam da istediğimi yapıyor diyebilirim. Detaylıca dedim diye bunu gereksiz olarak algılamanızı da istemem. Kitapta gereksiz diyebileceğim hiçbir şey yoktu. Bitirdikten sonra acaba bir şeyler çıksa, kitap 815 sayfadan az olabilir miydi diye düşündüğümde kitaptan atabileceğim hiçbir şey olmadığını fark ettim. Çıkacak olan her şey kitabın gerçekçiliğini zedelerdi. 

Çok yönlülüğü sebebiyle de çoğu kişinin sevebileceğini düşündüğüm bir kitap; tabii boyutu fazlasıyla göz korkutuyor. Benim de gözümü korkuttu ama neredeyse bir aya yayarak okudum kitabı. Bazı günler hiç elime almadığım için okuduğum süre çok uzun gözüküyor ama toplamda bir on günde falan bitirmişimdir. Çünkü elime aldığmda 60-70 sayfadan aşağı okumadım. Zaten son 200-250 sayfanın nasıl bittiğini anlamayacaksınız. Son 200 sayfayı bir buçuk günde falan okudum. Bu reading slumpa benzer dönemimde benim için bir başarı. 

Lafı çok uzattım. Aslında kısa ve öz olarak söyleyebilirim ki Stephen King'le benim gibi henüz tanışmadıysanız kitaplarının konularına bir göz atıp ilginizi en çok çekeni hemen sipariş etmelisiniz. Eğer Stephen King okuyorsanız ve 22/11/63 es geçtiğiniz bir kitapsa, hemen bu kitabı sipariş etmelisiniz. Pişman olacağınızı hiç sanmıyorum. Sonra da dizisini izlersiniz, 8 bölümlük enfes bir diziydi.

22/11/63 ve Stephen King hakkında söyleyebileceklerim bu kadar. Zaten daha da ne söyleyebilirim? 2021 başında okuduğum harika bir seri var. En kısa zamanda ondan bahsettiğim bir yazı da hazırlayacağım. Umarım eski okuma tempoma yeniden kavuşabilirim. Başka bir yazıda görüşmek üzere :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dikenler ve Güller Sarayı & Sis ve Öfke Sarayı / Sarah J. Maas Kitap Yorumum

Gümüş Alevler Sarayı | Sarah J. Maas Kitap Yorumum

1984 / George Orwell Kitap Yorumum + Çokça Alıntı