Cadıların Keşfi / Deborah Harknes Kitap Yorumum

CADILARIN KEŞFİ
Özgün Adı: A Discovery of Witches
Yazar: Deborah Harkness
Yayınevi: Pegasus
Goodreads Puanı: 3,98
Sayfa Sayısı: 671
Arka Kapak Yazısı:
"Oxford'un Bodleian Kütüphanesi'ndeki kitap raflarının arasında araştırma yapan genç akademisyen Diana Bishop, tesadüfen simyacılıkla ilgili eski bir el yazması bulur. Köklü ve seçkin bir cadı ailesinden gelen Diana'nın yaptığı bu keşif yeraltında doğaüstü bir karışıklığa sebep olarak iblis, cadı ve vampirlerin kısa sürede kütüphaneye doluşmasına yol açar. Diana yüzyıllardır aranan bir hazine keşfetmiştir ve her şeyi yoluna koyabilecek tek kişi de yine kendisidir. Bu zorlu mücadelede en büyük destekçisi ise onu hiç yalnız bırakmayan, her türlü fedakarlığı göze alıp kendi soyunun karşısında duran meslektaşı, vampir Matthew olacaktır."
***

Herkese yeniden merhaba! Bugün sizlerle 2015'te okuduğum en harika kitaplardan biri olan Cadıların Keşfi yorumumu paylaşacağım.
Cadıların Keşfi, benim uzun zamandır çok merak ettiğim kitaplardan biriydi. Konusu aşırı derecede ilgimi çekmişti ama beni asıl kendine çeken kitabın çok kalın olması ve yazı puntosunun da daha önce okuduğum kitaplara göre küçük olmasıydı. Ben her şeyin ayrıntılı olarak anlatıldığı kitapları çok seviyorum. Bol betimlemeler olsun, anlatım sırasında bütün detaylar verilsin... Cadıların Keşfi'ne de bütün bu umutlarla ve aşırı büyük bir beklentiyle başladım. Beklentimi karşıladı mı? Hem de nasıl!
Ana karakterimiz, Diana Bishop bir cadı. Ama cadı olmayı reddediyor, güçlerini kullanmıyor. Hatta bir yılda beş kez büyü yaptığını ve bunun bile kendisi için fazla olduğunu söylediği bir kısım vardı. Ve Diana, Oxford'da araştırma yaparken büyülü bir el yazması buluyor; Ashmole 782! Her şey buradan sonra gelişiyor! Diana, Matthew ile tanışıyor, iblisler ve vampirler Oxford'a geliyorlar ve daha bir sürü şey!
Konu, en genel hatlarıyla bu şekilde. Şu anda buraya kitapta olan bütün olayları hissettiklerimle yazmak isterdim lakin bu kitap sıfır spoiler ile okunmalı, her şey sürpriz olmalı ve bir sonraki sayfada ne olacağını merak etmelisiniz! 
Gelelim karakterlere. Diana, America'yı bile geçerek -Beni Seç serisinden- en sevdiğim bayan karakter olmuş durumda. Özellikle fantastik türü kitaplarındaki bayan karakterleri sevmeyen ben, Diana'nın karakterine, yaptıklarına hayran kaldım diyebilirim. Oldukça güçlü bir karakter ve yaptığı çoğu şey mantıklıydı; öyle saçma sapan şeyler yapmadı bana göre ve bu harika bir şey! Saçma sapan hareket etmeyen karakterler kaldı mı? Ayrıca Diana'nın bir akademisyen olması da oldukça güzeldi.
Gelelim Matthew'a. Matthew Clairmont, tam olarak hayatımın erkek karakteriydi! Yaptığı ve söylediği her şeyle okumaktan oldukça keyif aldığım bir karakterdi! Benim için asla o klişe erkek karakterlerden değil. Arada yaptığı klişe şeyler olmadı mı? Oldu. Ama o Matthew Clairmont; yani umurumda değil ;)
Karakterleri burada bitirmem gerekir çünkü eğer biraz daha devam edersem kendimi durduramayacağım.
Kitap -anladığınız üzere- çok güzeldi. Öncelikle, Deborah Harknees'ın seri için uğraştığı ve araştırma yaptığı ilk kitaptan belli oluyor. Kitapta harika bir emek var. Tam olarak aradığım o harika betimlemeler, konu hakkındaki detaylı açıklamalar var. Kitap, Diana'nın bakış açısındandı ve Diana, merak ettiğiniz her şeyi size anlatıyor diyebilirim. Zaten kurgu başlı başına harikaydı. Olaylar çok iyi bir biçimde sıralanmıştı. Her şey olması gereken zamanda oluyor diyebilirim. Ve bir sonraki sayfada ne olacağını tahmin edebildiğiniz yerlerde var, tahmin edemediğinizde. Bu benim açımdan güzel bir şeydi. Her şeyi tahmin ederek kitap okumak benim için sıkıcı oluyor ama hiç tahmin yapamadan/tahminlerim doğru çıkmadan bir kitabı okumak da sıkıcı. Yani Cadıların Keşfi benim için bu konuda da 'harika kitaplar' listesinde.
Kitapta Matthew'un, annesi Ysabeau'nu veya kahyaları Marthe'nin kullandığı Fransızca kelimeler ve cümleler oldukça hoşuma gitti.  Matthew'un Diana'ya Fransızca söylediği kelimeler ise ayrıca güzeldi.
Bir de şunu söylemeden bitirmek istemiyorum, kitapta tarihi olaylara da yer verilmişti. Birkaç tanesini tam olarak bilmesem de Ysabeau ve Diana'nın Catherine de Medici ile Diane de Poitiers hakkında konuşması beni o kadar mutlu etmişti ki! Avrupa tarihini okumayı çok seven birisi olarak Catherine de Medici'nin ismini okuduğum anda biraz çıldırmıştım. Keşke o kısmı okurken serviste olmasaydım!
İkinci kitap olan Geceni Gölgesi'ni okumak için oldukça fazla sabırsızlanıyorum. Kitap fazla ucu açık bitmese de, Cadıların Keşfi'ni kitaplıkta her gördüğümde devamını merak ederken buluyorum kendimi. Hatta bu yazıyı yazarken ya Cadıların Keşfi'ne tekrar başlamam gerektiğini ya da Gecenin Gölgesi'ni almayı biraz daha yakın zamana çekmem gerektiği konusunu düşünüyorum! (Sevgili ailem ve arkadaşlarım, bu kısım sizler içindi!)
Son olarak da serinin yazarı Deborah Harkness'ın, çok güzel bir internet sitesi var. All Souls üçlemesi kitapları için hazırlanmış playlistler ve daha birçok ayrıntıyı sitede bulabilirsiniz. Site için şuraya bir tık!
Bir de, tam olarak tarihini hatırlayamasam da Deborah Harkness, yukarıda linkini bıraktığım internet sitesinde, serinin BBC tarafından televizyona aktarılacağını duyurmuştu. Sevdiğim serilerin film/dizi olmasına pek sıcak bakmasam da -özellikle cast seçimi düşünülürse- All Souls için biraz daha umutlu gibi hissediyorum. Özellikle işin içinde BBC varsa ortaya kötü bir şey çıkacağını düşünmüyorum.
Sonuç olarak Cadıların Keşfi'yle beraber -sadece ilk kitabı okumuş olmama rağmen- All Souls üçlemesi en sevdiğim seriler arasında fazlasıyla üst sıralarda bir yer aldı!
Puanım: 5/5!

Yorumlar

  1. Seni mimledim *-* http://dusesingunlugu.blogspot.com.tr/2015/06/mimlendim.html

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dikenler ve Güller Sarayı & Sis ve Öfke Sarayı / Sarah J. Maas Kitap Yorumum

Gümüş Alevler Sarayı | Sarah J. Maas Kitap Yorumum

1984 / George Orwell Kitap Yorumum + Çokça Alıntı