Kasım Ayında Okuduklarım | Emma, İdam Mahkumunun Son Günü, Taht Oyunları

Herkese yeniden merhaba! Aylık okuduklarım yazılarına 2020 yılında yeniden başlamam gerektiğini düşünürken, bu ayı bir kitapla kapatmamış olduğumu fark ederek kasım ayı içinde okuduklarımı genel olarak yazabileceğim bir yazı hazırlamaya karar verdim.

Puanım: 4/5

Kasım ayında bitirdiğim ilk kitap Taht Oyunları oldu. Ne kadar sevdiğimden uzunca bahsettiğim bir yazı paylaştım. Tıklayarak o yazıya bakabilirsiniz. Şöyle söyleyebilirim ki dizisinden binlerce kat daha iyiydi kitabı okumak; ki arada büyük farklılıklar olmamasına rağmen. 2020'de serinin bütün kitaplarını okumak istiyorum. Elimde ikinci kitabın ilk kısmı var. İkinci kısmı alıp hemen okumak istiyorum onları. Çok kalın ve bir sürü kitaba sahip olması beni germiyor açıkçası. Okuduğunuzda anlayacaksınız, oldukça akıcı bir kitap.

İkinci kitabım Jane Austen'dan Emma. Buna ayrı bir yazı hazırlamadım çünkü hakkında bahsedebileceğim çok fazla bir şey yok. Gurur ve Önyargı'yı okuduğumdan beri çok merak ettiğim bir kitaptı. Çünkü hem yorumları merak uyandırıcıydı hem de Jane Austen'ın kendisinin en sevdiği kitabıymış. Kesinlikle Emma'yı Gurur ve Önyargı'dan daha çok sevdim.

Öncelikle ana karakter her ne kadar çok sinir bozucu olsa da Elizabeth'e kıyasla okurken daha keyif almamı sağladı. Zaten kitabın sonuna doğru Emma, hatalarının hepsini anlayan ve vicdan azabı duyan bir karaktere dönüştü. Hatalarını anlayabilip, daha iyi bir insan olmak istemesi de onu sevmemi sağladı.

Puanım: 4/5

Emma, aslında ters köselerle dolu bir kitap. Karakterler arasındaki ilişkiler, neredeyse her elli sayfada bir aslında sandığımız gibi çıkmıyor. Ama ne yazık ki bu ters köşeler çok barizdi. Dikkatli okuyan herkes için de bu durum böyledir diye düşünüyorum. Ya da ters köşeymiş gibi görülmesinin sebebi yalnızca Emma'nın burnunun  çok büyük olması yüzündendi. Çünkü kendisi etrafında olan çoğu şeyi farklı yorumlayabilen bir karakter. Bu noktada yazar eğer ters köşe yapmak istemişse de çoğu benim için şaşırtıcı olaylar değildi.

Ama kitabı çok sevdim. Okuması gayet keyifliydi. Jane Austen okumaya kesinlikle devam edeceğim. Tıpkı İngiliz dönem dizileri izlemeye benziyor. Yepyeni bir çevre tanımak gibi. Bir sonraki Jane Austen kitabımın ne olacağı ile ilgili önerilerinizi mutlaka bekliyorum.

Bu ay okuduğum son kitap ise Bir İdam Mahkumunun Son Günü'ydü. Oldukça kısa bir kitaptı zaten bir gecede bitirdim. Kısa olmasına rağmen hissettirdikleri yüzünden bence gayet ağır bir kitaptı. Çok etkilendim. Bir sürü yerin altını çizdim.

Puanım: 5/5

Çok fazla toplumsal eleştiri içeren kitaplar okumadığımın farkındayım. Bir İdam Mahkumunun Son Günü'nden o kadar etkilendim ki bundan sonra içeriği toplumsal eleştiri ağırlıklı olan kitaplar okumaya çalışacağım.

Dediğim gibi gerçekten çok etkilendim. Düşündürdükleri, eleştirileri, ölüme saatler geçtikçe daha da yaklaşan o adamın psikolojisi... Her şey çok etkileyiciydi.

Kasım, vizelerim olmasına rağmen verimli geçti. Aralık için daha da motiveyim. Aralığın ilk kitabını bitirmek üzereyim hatta. Black Friday'de harika indirimlerle çok güzel kitaplar aldım, hala onların gelmesini bekliyorum. Okuma hızımı arttırmaya, internette geçirdiğim süreyi azaltmaya çalışıyorum. Umarım bol bol okuyabilir, bol bol yazı paylaşabilirim. Çünkü hep söylediğim gibi, kitaplardan bahsetmeyi ve yazmayı çok seviyorum. İkisini birleştirebildiğim için blogumun hep dolu kalmasını istiyorum ama tabii ki okuyamadığım sürece bu mümkün olmayacaktır. Aralıkta sayının daha da fazla olacağını ümit ediyorum. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere :)