Yeni Soyadının Hikayesi / Elena Ferrante Kitap Yorumum (Napoli Romanları #2)


Herkese yeniden merhaba! 

Napoli Romanları, daha ilk kitabıyla beni büyülemişti ve harika bir seri okuyacağıma emindim. İkinci kitap beni yanıltmadı ve seriye olan heyecanımı daha da arttırdı. Yeni Soyadının Hikayesi, Lila'nın düğününü konu alarak başlıyor ve öyle farklı yerlere ilerliyor ki okurken çok şaşırıyorsunuz. 

Kitap ile ilgili en sevdiğim şeylerden biri daha ilk sayfalarda bulunuyor. Yazar, anlatmaya ilk kitabı bıraktığı yerden başlamıyor. İkinci kitabın kilit noktalarından biriyle başlıyor ve kitap boyunca karakterlerimizin o noktaya ilerlemesini okuyoruz. Ama bunu kitap içindeki olaylarla unutuyoruz ve daha ilk sayfalarda okuduğumuz o anlarla kitabın yüzde yetmişini falan okumuşken tekrar karşılaştığımızda 'Evet, böyle başlamıştı.' diyoruz. Buna büyük bir hayranlık duyduğumu söylemeliyim. Kitabın başıyla, ortaları arasında güzel bir çember çiziyor ve oldukça ustaca yapıyor bunu.

Yeni Soyadının Hikayesi, kesinlikle ilk kitaptan daha iyiydi. Bunu okuduğunuz başka yorumlarda ve puanlamalarda görebilirsiniz. Gençlik çağlarındaki Lenu ve Lila -ve elbetteki çevrelerindeki akranları- elbette çocukken yaşadıklarından daha çok şey yaşıyorlar. Bir sürü entrika, Lenu ve Lila'nın arkadaşlığı ile ilgili olaylar, çevrelerinde yaşananlar... Gerçekten okuduğum en olaylı kitaplardan birisiydi.

Lenu ve Lila'nın karakterleri de bu kitapta iyice oturuyor. Yaptıkları çoğu şeye aslında çok da şaşırmamaya başlıyorsunuz, kişiliklerini iyice öğrendiğiniz için. Aralarındaki ilişki hala oldukça karmaşık. İlişkilerinden yola çıktığımda da Lenu'ya gıcık olmaya başladığımı söylemem gerek. Tek başına değerlendirdiğimde sevdiğim bir karakter olsa da Lila'yla olan arkadaşlığında, ona karşı hislerinde hiç hoşuma gitmiyor. Lila'yı gözünde çok büyüttüğünü kendini de çok aşağılarda gördüğünü, davranışlarının/hislerinin nedeninin de bu olduğunu düşünüyorum. Şu anda üçüncü kitabı okuduğum ve Lenu'ya gerçekten sinir olduğum için böyle sert yorumlamış olabilirim; ikinci kitapta, üçe göre daha yumuşak bir karakterdi.

Lenu'ya gıcık olduğumu söylüyorum ama bu Lila'yı tamamen sevdiğim anlamına gelmiyor. Ona da yer yer gıcık olduğum noktalar var. Ama kitabın büyüsü de bu noktada başlıyor. Kızlardan hiçbirini tamamen haklı göremiyorsunuz; anlatıcımız Lenu olmasına rağmen. Olaylar bazında birini haklı bulsanız da genele baktığınızda birbirlerine karşı olan davranışlarının, ilişkilerinin dinamiğinden, birbirlerini koydukları yerden kaynaklandığını görebiliyorsunuz. Spoiler vermeden anlatmaya çalıştım, başarılı olduğumu umuyorum.

Yeni Soyadının Hikayesi'ni o kadar beğendim ki, önümde daha iki kalın kitap olmasına rağmen serinin biteceği korkusuna kapıldım. O yüzden de üçüncü kitap Terk Edenler ve Kalanlar'ı okumayı ertelemek istedim. Birkaç gün elimde başka kitapları süründürdükten sonra dayanamayıp üçüncü kitaba başladım. Serinin harika ötesi ilerlediğini söylemeliyim.

Karakterlerin büyümesiyle, hayatlarının biraz daha hareketlenmesiyle beraber yazarın kendini gösterme şansı da artmış durumda. Yazdığı uzun paragraflar enfesti. Özellikle beğendiğim, kızların büyüdüğü mahalledeki ve Lenu aracılığıyla gittiğimiz daha elit yerlerdeki kadın erkek ilişkilerine yönelik paragraflardı. Kadınların yaşadıklarının, gördükleri zorlukların her yerde hemen hemen aynı olduğunu gösteriyor yazar okuyuculara. 

Yeni Soyadının Hikayesi, enfes bir kitaptı. Çok zengindi. İçinde her türlü şeyi bulabileceğiniz kitaplardandı. Nasıl bittiğini anlamadım desem abartmış olmam. Üçüncü kitapta da tempo hiç düşmeden devam ediyor. Çok keyif alarak okuyorum, bitirmeye yaklaştım. Kitabın nasıl sonlanacağını çok ama çok merak ediyorum. Lenu ve Lila'nın hayatlarına bu kadar alışmışken onlardan ayrılmak çok zor olacak. 

Napoli Romanları'nı çoğu kişinin duymadığını, underrated bir seri olduğunun farkındayım. Keşke daha çok kişi duysa ve okusa. Okuduğum en kaliteli, dolu dolu serilerden bir tanesi. Mutlaka incelemenizi, okumanızı öneriyorum. Başka bir yazıda görüşmek üzere :)

Puanım: 5/5!

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dikenler ve Güller Sarayı & Sis ve Öfke Sarayı / Sarah J. Maas Kitap Yorumum

Gümüş Alevler Sarayı | Sarah J. Maas Kitap Yorumum

1984 / George Orwell Kitap Yorumum + Çokça Alıntı